top of page

Döngünün Sonu

Güncelleme tarihi: 14 Eyl

The Fall of Fiat System

Toplumsal çürümenin, tek merkezde servet yığılımının, gelir dağılımındaki uçurumun ve insanların çektiği acıların temel nedeni olan, ayrıca yöneticilerin ve elitlerin anlamanızı, bilmenizi, uyanmanızı istemediği şey: İtibari para.


İtibari para sistemi, temelini hırsızlığın oluşturduğu yozlaşmış bir sistemdir. Çoğu insan dünyada yanlış giden bazı şeyler olduğunu hissetse de Kırmızı’ya karşı Mavi (Sağ’a karşı Sol) paradigmasına sıkışıp kalmıştır. Onlara sürekli olarak sorunlarının komşularından kaynaklandığı telkin edilmektedir. Oysa adına demokrasi diyerek dokunulmaz kıldıkları bu saçmalık, gerçeklikle tamamen alâkasız ve habis bir yanlıştır. Zira çoğu insan işinde gücündedir ve kendi hâline bırakıldıklarında iyi kişilerdir. Ancak paranın yozlaşması diğer her şeyin de yozlaşmasına neden olmuştur. İnsanlar manipüle edilmiş, gerçekler çarpıtılmış ve hayatlar mahvedilmiştir. İtibari para insanlık için döngüsel bir tehdit unsuru olmuştur. Tarih, elitlerin para tekelini halka karşı kullandığını kanıtlamaktadır; para basmaktan kendilerini alıkoyamamaktalardır ve toplum çökene kadar da bunu yapacaklardır.


Lidya Stateri
Lidya Stateri

Binlerce yıl boyunca altın ve gümüş, paraydı; paranın özelliklerini, en önemlisi de kıtlığını en iyi şekilde somutlaştırmışlardı. Güvenilir değer saklama ve mübadele araçları olmuşlardı. Ancak, metallerin ağırlıkları ve saflıklarında tutarsızlıklar ve anlaşmazlıklar vardı. Zaman ilerledikçe halkta genel kabul gören madenî paralar, yani sikkeler ortaya çıktı. İlk olarak M.Ö. 700 yılında, Lidya’da kullanılmaya başlanan Lidya Stateri ikâme ve takas edilebilirliği sağladı. Her sikke bir diğerine eşitti ve metalleri tartma ve test etme ihtiyacını ortadan kaldırıyordu. Parasal teknolojide büyük bir gelişme olarak bir hesap birimi teşkil etti. Romalılar da M.Ö. 4. yüzyılın sonlarında sikke basmaya başladı ve M.S. 1. yüzyılda Roma İmparatorluğu devlet yetkisiyle sikke basma işine dâhil olarak yeni sikkelerin en büyük tedarikçisi hâline geldi. Böylece devletin para basma tekeli bir tür probleme dönüşmeye başladı. İmparatorlar para darphanesini kendilerini zenginleştirmek için kullanmanın cazibesine karşı koyamadılar ve paranın değerini her bir sikkeyi tağşiş ederek düşürmeye giriştiler. Gümüş gibi değerli metallerle daha düşük değerli metalleri karıştırdılar. Roma İmparatorluğu’nun gümüş sikkesi Denarius, bu vahamete en iyi örnek oldu.


Roma Denariusu
Roma Denariusu

Sezar Augustus döneminde Denarius’un %98’i gümüştü. M.S. 161’de Marcus Aurelius hüküm sürerken Denarius %80 gümüştü. M.S. 3. yüzyılın sonunda ise Denarius’un sadece %5’i gümüştü. Darphaneye yakın olanlar sefahat içinde dekadan bir yaşam tarzının tadını çıkarırken paranın değerinin düşmesi imparatorluğun çöküşünde önemli bir rol oynadı. Halkın çoğu birikimlerinin yok olması ve fiyat göstergelerindeki bozulma nedeniyle acı çekti. Çünkü piyasa fiyatı, arz ve talebin kesiştiği noktadır. Başka bir deyişle, fiyatlar kıtlık ve değer hakkında bilgi aktaran veri paketleridir. Bu hesaplama ve bilgi sorunu, ve paranın değerinin bu şekilde yozlaştırılıp yok edilmesi toplumdaki insanların birbirlerine ve kurumlara olan güvenini de çökertmiştir. İşte bu, Orta Çağ Karanlığı diye adlandırılan dönemin başlangıç sebebidir.


Roma'nın Çöküşü

Roma İmparatorluğu’nun çöküşünden epey sonra, sağlam para yeniden tesis edilerek bu karanlık dönem son bulmuştur. 11. yüzyılda Floransa bir şehir cumhuriyeti olarak kurulmuş ve 1252 yılında Floransa darphanesi ilk Fiorino d’Oro’yu, yani Altın Florin’i hayata geçirmiştir. Bu sikkenin kendisi çok farklı ve kayda değer değildi, ancak dikkat çekici olan, yüzyıllar boyunca Florin’in ağırlığında ya da saflığında bir değişiklik olmamasıydı. Florin’in istikrarı, dünyanın parasal standardı hâline gelmesine yol açtı. Sağlam para üzerine kurulu bir dünyada Florin’in basılmasını izleyen dönem Rönesans dönemiydi; yani Orta Çağ’ın ardından gelen kültürel, sanatsal, siyasî ve ekonomik bir “yeniden doğuş” dönemi... Dünya tek bir sağlam para üzerinde birleştikçe insanlar gelişti. Florin 4 asır boyunca değişmeden kalırken sağlam bir değer deposu, efektif bir mübadele aracı ve güvenilir bir hesap birimi olarak işlev gördü. Tasarrufların değeri türlü habisliklerle seyreltilip düşürülmediği için zenginlik arttı ve ticaret İtalya’nın çok ötesine doğru genişledi. İnsanlık refah içindeydi ve yaşamak için harika bir zamandı.


Florin
Florin

Bugün kendimizi Roma İmparatorluğu’nun aynı hatalarını tekrarlarken buluyoruz. Amerikan İmparatorluğu, Avrupa Birliği adındaki Beşinci Enternasyonal ve diğer tüm merkezî hükümetler umutsuzca iktidara tutunmaya çalışmakta, bireysel özgürlükleri azaltmaktadır. Enflasyon ve vergilendirme yoluyla serveti ve refahı çalarlarken Roma imparatorlarından hiçbir farkları bulunmamaktadır. Tarih, parayı kontrol edenlerin, kitlelerin zararı pahasına kendilerini zenginleştirmek için para arzını şişirmenin cazibesine karşı koyamadıklarını göstermektedir ve para basmak hiçbir zaman iyi sonuçlar doğurmamıştır. Eğer para basmak bir ulusu zengin edebilseydi, Türkiye, Arjantin, Venezuela ve Zimbabwe dünyanın en zengin ulusları arasında yer alırdı. Tarihsel emsallere rağmen, ABD ve diğer önde gelen ülkeler de benzer bir yol izlemiştir. Ocak 2020 ile 2022 sonu arasında ABD’nin para arzı 9,3 trilyon dolar artırılmıştır. Bu, Federal Rezerv’in (FED) kuruluşundan bu yana süregelen eğilimin bir devamıdır. Muhtemelen, paranın değerini düşürme cazibesi bugün Roma’dakinden daha güçlüdür. Nitekim itibari para birimleri borca dayalıdır ve borçları geri ödemenin yolları ekonomik büyüme, kemer sıkma ya da paranın değerini düşürmektir. Ancak günümüz sisteminde çok fazla borç var ve büyümek için yeterli inovasyon (yenilik) ve inisiyatif yok, dolayısıyla borçları geri ödemenin tek yolu yine para basmak olacaktır. Bu kısırdöngü durumunda da itibari para birimlerinin değer kaybetmesi kaçınılmazdır.


Dolar'ın Çöküşü

Günümüzde de devletler ve onların kullanışlı ahmak sözcüleri olan ana akım ekonomistler bize, dengeli bir ekonomi için ılımlı bir enflasyona ihtiyacımız olduğunu söyleyip dururken sonunda keyfî olarak %2’nin iyi olduğuna karar vermişlerdir. Ancak son 3 yılda büyük miktarda para basılması nedeniyle enflasyon kontrolden çıkmıştır. Sadece Federal Rezerv ve ABD Hükümeti bile 2020-2021’de 6,4 trilyon dolar basarak kronizm elitlerine muazzam fayda sağlamıştır. Bu parazitik faydaya örnek olarak, 2021 yılının Forbes Milyarderler Listesi’nde toplam net değeri 13 trilyon dolar olan 2755 kişi yer aldı. Bu sayı 2020’ye göre 660 daha fazla kişi ve 5 trilyon dolar net değer artışı anlamına geliyordu. Bunların %86’sı da 2021’de 2020’ye kıyasla daha fazla servete sahip olmuştu.


Para üzerindeki tekel, en büyük ve en tehditkâr sorunumuzdur. Elitler para basmak ve kendilerini zenginleştirmek için nedenler bulmaya devam edecekler ve geri kalanımızı fakirleştirerek bizi birbirimize düşüreceklerdir ki yüz yıldan fazladır bunu zaten yapıyorlar. Bizi her nesilde hep daha azla yaşamaya mecbur bırakıyorlar. Altın standardında iken ebeveynlerden biri çalışıp büyük bir aileyi geçindirebilirdi. Ancak itibari para standardında tek çocuklu bir aileyi geçindirmek için her iki ebeveyn de çalışmak zorunda. Pek çok insan artık aile kurmayı bile göze alamıyor. Elitler para basarak zamanımızı çalıyor! Bu böyle giderse itibari paranın hepimizi hapsedeceği şey feodal bir toplumdur; yani bir avuç elitin her şeye sahip olduğu ve benim, sizin, tüm dünyanın hiçbir şeye sahip olamayacağı bir toplum... Dünya Ekonomik Forumu’nda (WEF) bu açıkça söylenmiştir ve bu saikler sonunda insanların çekeceği sefalet ve acılar akıl almaz bir şekilde iyi şeyler olarak lanse edilmiştir. Bu acımasız insanlar devletleri tam potansiyellerinde kullanmak için uzmanlaşmışlardır. Onlar için devlet Bank for International Settlements (BIS), International Monetary Fund (IMF), European Central Bank (ECB) ve FED gibi merkez bankaları ve yerel benzerleri tarafından faiz oranı kontrolü, daha doğrusu manipülasyonu, kısmî rezerv bankacılığı ve enflasyonizm, yani kalpazanlık imtiyazı, politikacıların banka yöneticisi ve banka yöneticilerinin politikacı olma döngüsü sayesinde sonsuz kurtarma paketleriyle piyasanın altüst edilmesi uğrunda kullandıkları bir savaş makinesidir. Söz konusu savaş da insanlığa, insan eyleminin bir sonucu olan piyasanın barışçıl, gönüllü, özgürlükçü doğasına, mantığa ve gerçekliğe karşı yürütülmektedir.


İtibari para krizlerin temel nedenidir. Avrupa’daki iklim değişikliği histerisi ve enerji krizi de bir itibari para krizidir. Enerji krizini takip edecek kaçınılmaz gıda krizi de itibari para kökenli bir krizdir. İtibari sistem bizi yok etmeden önce yeni bir sisteme ihtiyacımız var. Bu varoluşsal bir tehdittir. Nitekim 29 Ağustos 2022’de Elon Musk da aşağıdaki yorumları yapmıştır:


Gerçekçi olmak gerekirse, kısa vadede petrol ve doğalgaz kullanmamız gerekiyor çünkü aksi takdirde medeniyet çökecek.

Bu da akıllara Almanya’yı getirmektedir... Almanya aslında bir enerji kriziyle karşı karşıya değildir. Arkaik bakıldığında bu yine bir itibari para krizidir. Çünkü fiat standardında (itibari para düzeninde) sermaye ve kaynaklar en iyi şekilde kullanılamaz. Bunun yerine, elitleri ve onların gayelerini ihya etmek için tahsis edilir. Bu gayelerin en büyük örneği Green New Deal, yani Yeşil Yeni Düzen tabiriyle bildiğimiz âdeta bir akıl tutulması şeklindeki yenilenebilir enerji projeleri ve lobiciliği doğrultusunda gerçekleşmektedir. Yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili temel sorun, herhangi bir zamanda güneş ve rüzgârın her ikisinin de sıfır olabilmesidir. Herhangi bir zamanda maksimum talebinizi karşılamak için orada olabilecek güvenilir bir kapasite inşa etmeniz gerekir. Bu maksimum kapasitenin hava durumuna bağlı olmayan bir şeyden kaynaklanmasına ihtiyacınız olacaktır. Bu ay itibariyle tüm nükleer santrallerini yıkmış olan karbon-histerik Almanya’daki Yeşil Yeni Düzen’i tek karede görebiliriz:


Almanya'nın Aptallık Çağı

Ön planda yılın büyük bir bölümü çalışamayan rüzgar türbinleri ve arka planda karbon bazlı hammadde ile durmadan çalışıp elektrik faturalarını tavan yaptırırken dış kaynaklara, özellikle de sürekli kınadıkları ve vekalet savaşlarına giriştikleri Rusya’ya bağımlı kömür santralleri. Aptallık çağı bu kadar bariz olmamıştı.


Bu aptallığın hegemonyası, sermayenin tahsisini piyasa yerine, üretken olmayan sınıfa, yani yöneten elitlere yaptırır. Sermayenin yanlış tahsisi arz ve talep arasında yapay dengesizliklere yol açıp kaynak ve sermaye eksikliğine neden olarak her yerde kıtlık yaratır. Dolayısıyla itibari para kaçınılmaz olarak ekonomi, enerji ve gıda krizlerinin temel nedenidir. Üretken olmayan sınıf daima fiat teşviklere oynar. Para sınırsız olduğu için matbaaya mümkün olduğunca yakın konumlanırlar. Ve onların tüm faaliyetlerini etkili ve kabul edilebilir kılmak için darphaneler durmadan çalışır. Birey, şirket ve ülkeler düzeyinde kararları şekillendirirler. Almanya bunun güncel ama son sayılmayacak örneğidir. Fiat politikaları ve sermayenin yanlış tahsisi nedeniyle akut bir enerji krizi daima ortaya çıkmaktadır. On yıllardır dünyanın dört bir yanında güvenilir enerji yerine politik kaygılarla “yeşil” enerjiye yatırım yapılması çok yakın felaketlere gebedir. Oysa bu durumdan kaçınılabilirdi. Çünkü serbest piyasa, güvenilir petrol, doğalgaz ve nükleer yerine Orta Çağ’dan kalma rüzgar ve güneş teknolojisini seçmezdi. Güvenilir olmayan enerji yatırımları sadece itibari para sayesinde gelişti, aksi takdirde bugünkü ölçekte ekonomik olmazdı. Para basımının gerçekliği de bozuyor oluşunu şimdi anlamışsınızdır. Saifedean Ammous’un muhteşem kitabı Fiat Standardı’nda yazdığı gibi,


ABD Enerji Bakanlığı 1977’de kuruldu ve enerji piyasalarının merkezî planlaması “yarım asırlık çetin bir alternatif-enerji arayışı” boyunca ilerlemiş, petrol hidrokarbonlarını sübvansiyonlar, uygun krediler ve devlet dayatmaları doğrultusunda daha düşük alternatiflerle değiştirmeye yönelik çok pahalı ve son derece yıkıcı bir misyonla sonuçlanmıştır.

Almanya, “petrol hidrokarbonlarını niteliksiz alternatiflerle değiştirmeye yönelik yıkıcı misyonun” son kurbanıdır. Dolayısıyla, karşı karşıya oldukları enerji krizi aslında itibari para ve politik sistemden kaynaklanmaktadır. Çünkü fiat politikaları Almanya’yı “net sıfır karbon” ve diğer saçma politikalara doğru itmektedir. Petrol, doğalgaz ve nükleere sermaye akışı kısıtlanırken, güvenilmez sürdürülemez enerji için sermaye tahsisinin kapıları ardına kadar açılmıştır.


Almanya’da yaşanan fiat krizinin henüz görülmemiş ciddi sonuçları olacaktır. Almanya’nın birçok endüstriyel sektörünü durdurması ve enerjiyi tayınlamak zorunda kalması olasıdır. Böyle giderse 2023 sonunda pek çok insan ısınma masraflarını karşılayamayacaktır. Özellikle de iş yerlerinin kapanması nedeniyle daha fazla insan işten çıkarıldıktan sonra... Bu insanlar kışın şiddetine bağlı olarak donma riski altındadır. Bu durum sadece Almanları etkilemekle de kalmıyor. Almanya’nın üretimi durduracak raddeye gelip kapanmasının ne gibi sıkıntılara yol açacağı henüz belli değil ancak dünyanın giderek birbirine entegre olduğu bir çağda bunun sonuçları da kuşkusuz devasa olacaktır. Enerji fiyatları her yerde artacaktır ve bu yüksek fiyatlar gıda fiyatlarının da yükselmesine neden olacaktır. Zira gübre yapmak için doğal gaza ihtiyaç vardır. Tedarik edilemeyen ve satın alınamayan doğal gaz, daha az gübre üretimiyle; daha az gübre de daha az mahsulle sonuçlanacaktır.


Böylece itibari para krizi sadece Almanya’da enerji krizine neden olmakla kalmayıp aynı zamanda küresel çapta bir gıda krizine de neden olacaktır. İtibari para ve onun ekonomik güdüleri çarpıtması, insanlık olarak karşı karşıya olduğumuz büyük bir tehdittir. Bu tehdidi ortadan kaldırmak için yeni bir para sistemine ihtiyacımız var. Ancak şanslıyız ki Amerikan İmparatorluğu ve onun “stakeholder capitalism” modeli güdümündeki taklitçileri bariz çöküş sürecindeyken, bilinçli bir azınlık olarak bizler sağlam para sistemlerine sahibiz. Bu sağlam paralar Floransa, İtalya’da değil, dijital dünyada doğdu ve 2008’deki küresel finans krizinin harabelerinden yükselip herkese nihayet sağlam para sistemlerine geçme fırsatı sunarak barışçıl bireylerin finansal egemenliklerini geri kazanmalarını sağladı.


Fiat Döngü

Bitcoin ve Monero gibi dijital para birimleri fiat krizlerini çözer. Gelecekte benzer kaderlerden kaçınmak için yöneticiler tarafından değil, kurallar tarafından yönetilen desentralize bir para sistemi elzemdir. İtibari paraların olduğu gibi merkezî olmamaları, aksine iş kanıtına dayalı bilgisayar kodlarından müteşekkil kural setleri sayesinde insan hatası ve açgözlülüğünden azade, dağıtık ve desentralize olmaları onları yolsuzluğa, sansürcü ve baskıcı politik icraatlara karşı dirençli kılmaktadır. Yolsuzluğa bulaşmış elitler artık kendilerini ve ahbaplarını zenginleştirmek için para basamayacaklardır. Ve artık sözde birlik organizasyonlarının dayattığı Environmental, Social, and Governance (ESG; Çevresel, Sosyal ve Kurumsal Yönetim) puanlaması gibi yollarla sermaye tahsisini kontrol altına alıp sansürleyemeyeceklerdir. Böylece sermaye, elitleri memnun edecek kullanım alanlarına değil, en doğru ve en verimli kullanım alanlarına doğru yol alacaktır.


Kısacası, Almanya’nın enerji krizi bir itibari para krizidir ve bu, çığ gibi büyüyerek enerji krizinden gıda krizine dönüşebilir. Bunca kriz olasılığının ortasında itibari para kadar yaygın bir diğer saçmalık da itibari para sisteminin insanlık için en büyük tehdit olmasına karşın sürekli kapitalizmle karıştırılıyor olmasıdır. İnsanların anti-fiat hareketinin bir parçası olmak yerine anti-kapitalizm hareketinin bir parçası olmayı daha cazip bulduklarını anlamlandırabilmek oldukça güçtür. Bu meseleler ve eleştirileri yeni de değil; bilhassa döngüsel bir yıkım içerisindeyiz ve kapitalizmin, yani düşük zaman tercihli kişilerin gönüllü mübadele ve iş birliğine dayalı hür ve barışçıl piyasa sisteminin, temellerini atıp şahlandırdığı insan medeniyeti hep bir avuç ahmak merkezî komutacı elit tarafından yıkıma sürükleniyor.


İtibari para, tarihin her döneminde büyük eşitsizliklere, finansal krizlere ve savaşlara neden olmuştur. Ancak paranın kendisi iyi ya da kötü değildir. Para sadece değer biriktirmek, değer mübadelesi yapmak ve birim ölçmek için kullanılan bir araçtır. Para, medeniyetin temel katmanıdır. İnsan eylemleri için temel güdü ve teşvik sistemidir. İtibari para ile ilgili sorun ise kolayca yozlaştırılabilir olmasıdır. Yaratılmasında hiçbir kısıtlama yoktur ve kuralları (para politikası) sürekli değişerek bürokratik asalaklığa olanak tanır. İtibari paranın merkeziyetçiliğe, siyasî itibara ve güvene dayalı yozlaştırılabilirliği ekonomik göstergeleri bozar ve gayriahlâkî davranışları teşvik eder. Bitcoin’in mucidi Satoshi Nakamoto’nun da dediği gibi,


Geleneksel para biriminin temel sorunu, işlemesi için muhtaç olduğu tüm o güvendir. Merkez bankasına para biriminin değerini düşürmeyeceği konusunda güvenilmesi gerekir, ancak itibari para birimlerinin tarihi bu güvenin ihlal ve suistimal edilmesiyle doludur.

Toparlamak gerekirse, fiat standardının selefi olan altın standardı, altının kıtlığı nedeniyle daha sağlam bir sistemdi. Altın arzını arttırmak zaman ve sermaye ile kısıtlıydı. Madenleri bulma ve keşfetme, metali çıkarma ve rafine etme süreci, insanın arzı şişirme yeteneğini engelliyordu. Ancak, altın ve gümüş de tağşiş edilerek, yani ayarıyla oynanarak bozuldu. Türkçeye kazandırmaktan büyük kıvanç duyduğum, Profesör Hülsmann’ın Para Yaratmanın Etiği adlı eserinde tüm ayrıntılarıyla açıklanan tağşiş (debasement) süreci, kısaca, metallerin eritilmesi ve daha düşük değerli metal içerikli şekilde yeniden tedavüle sokulması anlamına geliyordu. Ancak itibari kâğıt para ile bu yolsuzluğun maliyeti de azaldı. Bankacılar ve devletler bir tuşa basarak itibari para yaratabilir oldular. Birisi daha fazla para yaratabiliyorsa, bunu yapacağını mutlaka garanti edebiliriz. Bugün para karşılıksız olarak yaratılabiliyor. Pek çok kişinin zararına birkaç kişiyi zenginleştiriyor. İnsanın yozlaşabilirliği nihayetinde itibari paranın temel nedenidir. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, 1971’de Bretton Woods’a uygulanan Nixon Şoku’ndan bu yana “karşılıksız para,” toplumu büyük ölçüde yozlaştırmıştır. Parayı basanlar ve onlara en yakın olanlar ise bundan muazzam fayda sağlamıştır. İtibari paranın yozlaşması, yani para arzını genişletme yeteneği, ekonomide âni yükseliş ve çöküş döngüleri yaratarak nihayetinde krizlere ve toplumdaki tüm zenginliğin bir avuç itibari elite transferine yol açmaktadır. Buna ek olarak, para yozlaştığı ve iktisadî değer yaratmak kaygısıyla değil de siyasî kaygılarla aktığı için, insanlar da topluma sıfır değer katarak geçimlerini sağlamaktadır. Saifedean Ammous da bu gerçekliği şu isabetli ve çarpıcı sözle özetlemiştir:


İtibari para, iktisadî ödülü giderek iktisadî üretkenlikten uzaklaştırmakta ve bunun yerine politik biata dayandırmaktadır.

Bugün karşı karşıya olduğumuz sorunları çözmek için bozulamaz paraya ihtiyacımız var. Bitcoin ve Monero gibi sağlam para sistemleri, medeniyete dürüstlüğü ve tutarlılığı geri kazandırır. Bunlar, devletlerin ve benzeri merkezî kurumların kapalı kapıları ardında üzerinde oyunlar çevirmelerine izin vermeyecek şekilde şeffaf olan, değiştirilemez, öngörülebilir, sınırlı arza ve parasal ilkeye sahip, bozulmaz paralardır; kimsenin kendi çıkarları için manipüle edemeyeceği, herkesin görebildiği ve anlayabildiği dürüst hesap defterleridir. Hiçbir kişi ya da kurum bu para sistemlerinin arzlarını manipüle ederek kendisini başkalarının zararı pahasına zenginleştiremez. Bitcoin ve Monero, girdi olarak elektrik ve bilgisayar donanımını alıp enflasyondan ve yolsuzluk manipülasyonundan korunan tasarruflar üretir. Bu elektronik para teknolojilerinin kod ve teşvik yapılarının sağladığı bozulamazlık ve yozlaştırılamazlık, bozuk ve çürük itibari sistemin yarattığı insan ıstırabını sona erdirir.


Ve son kez tekrar etmek gerekirse, itibari parayı bozguna uğratmanın tek yolu sağlam paradır. Bu nedenle, gelişip güçlenmek için yozlaşmış yönetici sınıfın kontrolünden kurtulan ve politikacıların keyfine göre basılamayacağı için tüm tasarruf sahiplerinin emeğinin değerini düşüremeyen paraya, sağlam para sistemine ihtiyacımız var. Murray Rothbard’ın da dediği gibi,


Sağlam para teorisi, küresel totalitarizm sevdasına atılan bir yumruk niteliğindedir.

Fiat sistemin yarattığı insan ıstırabını durdurabilecek bu sağlam parasal teknolojiler, toplumsal hastalıklara ve çürümelere, büyük servet eşitsizliğine ve bugün var olan ayrışmaya karşı yegâne çaredir. Bitcoin ve Monero gibi desentralize iş kanıtı temelli dijital mübadele ve değer saklama araçları, merkez bankaları tarafından gerçekleştirilen zaman hırsızlığına karşı en kuvvetli ve en barışçıl silahlardır.


Hal & Fran Finney
“Bilgisayar, insanları kontrol etmek yerine özgürleştirmek ve korumak için bir araç olarak kullanılabilir.”

İnsanlık tarihinin uzun koridorlarına baktığımızda, bataklıklardan yıldızlara uzanan yolculuğumuzda, parlak zihinlerden çıkan onlarca inovasyona sahip olduğumuzu görürüz. Mesela bunlar, binlerce yıl önce altın ve gümüşün paraya çevrilmesi; Nicholas Copernicus’un güneş merkezli (Heliocentric) teorisi ve paranın miktar teorisi; Isaac Newton’un barış, refah ve dünya ticareti için büyük ölçekte bir temel oluşturan altın standardını ortaya atması; 215 IQ ile Isaac Newton’unkinden bile 30 puan daha yüksek IQ’ya sahip olan, insanlık tarihinin gelmiş geçmiş en parlak dehası Johann van Goethe’nin Faust adlı eserinde hükümetin ya da devletin para biriminin kontrolünü ele geçirmesinin toplum üzerindeki tüm olumsuz etkilerinden bahsetmesi gibi şeylerdir. Tüm bu gelişim çizgilerinin bir sonucu olarak Bitcoin ve Monero gibi sağlam dijital para teknolojilerine baktığımızda da onların sadece birer emtia değil, aynı zamanda siyasi mekanizmanın temel denge ve denetleme araçları olduklarını görebiliriz. Ludwig von Mises’in de The Theory of Money and Credit adlı eserinde dediği gibi,


Devletlerin despotik girişimlerine karşı bireysel özgürlüklerin korunması için bir araç olarak tasarlandığının farkına varılamazsa, sağlam para fikrinin anlamını kavramak imkânsız olur. Sağlam para, ideolojik olarak siyasi anayasalar ve haklar bildirgesi ile aynı sınıfa aittir.

Dolayısıyla bu mesele sadece para kazanmakla ilgili değil, bireylerin kendi seçimlerini yapıp yapmayacakları ya da parasal elitlerin onlar adına seçim yapıp yapmayacakları ile ilgilidir. Nitekim bu konuda gelecek çok parlak görünüyor, ne de olsa bir şeyleri gerçekten değiştirmek istiyorsak, ekonomiyi de değiştirmek zorundayız ve şanslıyız ki artık bu amaçlar için Bitcoin ve Monero var.


Tüm insanlık tarihi boyunca şiddet ekonomisine bakarsak, şiddet içeren faaliyetlerde bulunmak, yani komşu bir kabileyi fethetmek, mahsullerini çalmak, topraklarını almak çok kârlı olmuştur. Sanayi Çağı’nda bile demiryollarımızı korumak için büyük ölçekte güç kullanmamız gerekiyordu, sermaye sahipleri kolayca haraca bağlanabilirdi, kömür madenleri vergilendirmeler veya örgütlü işgücünün cahilce tehditleriyle yüzleşebilirdi. Ancak Bilgi Çağı’na geçerken Whitfield Diffie ve Martin Hellman asimetrik kriptografiyi, yani kısaca Bitcoin ve Monero gibi sağlam dijital para birimlerinin hayati bir bileşeni olan açık anahtar ve özel anahtar şifrelemesini buldular. Ve orijinal Cypherpunk’lardan bazıları bu asimetrik kriptografinin ekonomik yansımalarının farkına vardı. Zira evrenin yasaları sadece nükleer gücü ve nükleer silahları kutsamakla kalmıyor, aynı zamanda matematik yasalarını ve bu asimetrik kriptografiyi de kutsuyor. Ve günün sonunda hiçbir şiddet miktarı bir matematik problemini çözemiyor. Yani, bir matematik problemine nükleer bomba doğrultup onu çözemezsiniz. Matematik böyle işlemiyor, nokta. İşte asimetrik kriptografi şiddetin ekonomisini değiştirmiş oluyor. Bu, insan eylemlerini ve insan davranışlarını yönlendiren tektonik bir katmandır. Çünkü artık koruma maliyetleri hızla düşmüş ve pek çok durumda ücretsiz hâle gelmiştir ve bununla birlikte gasp girişiminden gelecek olan yatırım getirisi de artık imkânsızdır. Yani, kömür madenini vergilendirebilir ve işgücünü örgütleyebilirsiniz ancak Bilgi Çağı’nın ürünleri olan bu sağlam parasal varlıklar sayesinde, servet birikimi ve onun mümkün kıldığı medeniyet, kriptografinin arkasında koruma bulabilecekleri bu alanlara doğru giderek daha fazla göç etmektedir.


Bu büyük bir gelişme, çünkü artık sermaye sahipleri ister ultra zengin olsun ister gelişmekte olan ülkelerde yaşayan biri, açık kaynak kodlu yazılımları kullanarak paralarını temelde ücretsiz olarak koruyabiliyorlar. Bu çok önemli bir gelişme, çünkü özgürlüğümüz kendimiz için sağlayabildiğimiz koruma miktarıyla doğru orantılıdır ve kriptografinin kendini ispatlamış kalesi olan Bitcoin özgürlüğümüzü güvence altına almak için kullanabileceğimiz devasa bir güç çoğaltıcı teknolojidir. Ve artık şiddetin ekonomisini değiştirerek şiddeti çok da kârlı olmaktan çıkarmaktadır. Hatta şiddeti olumsuz, zenginliği yok eden bir faaliyet hâline getiriyor ve bence bu, tüm insan eylemlerimizin dayandığı temel tektonik plakaları değiştirecek (aslında saldırmazlık ve gönüllülüğün yeniden tesisini sağlayacak) ve çok daha barışçıl bir dünyaya, merkezîleşmiş üçüncü tarafların ne yapmak istediğine bakılmaksızın mülkiyet haklarının matematiksel kodlarla tanımlandığı ve korunduğu bir dünyaya yol açacaktır. Bu üçüncü taraflar şiddeti muazzam bir ölçekte kontrol etseler bile, bu şiddet matematik karşısında etkisiz kalacaktır.


Floransa, 1490

Sağlam dijital para sistemleri, bir “kâğıttan” kaplan olan Amerikan Dolar İmparatorluğu’nun batış (ve çöküş) hâlindeki amiral gemisinden ve fiat filosundan bizi çekip çıkaracak amfibik cankurtaranlardır. İtibari para birimlerinin değer kaybetme hızı arttıkça, sistemin çöküşü ve sağlam dijital paraların değer ve kullanım artışı da hızlanacaktır. İnsanlar kıt mal ve varlıklar için itibari para birimlerinden kaçtıkça, Bitcoin ve Monero gibi sistemlerin mutlak arz öngörülebilirlikleri her şeyin üzerinde tercih edilecektir. Bu para teknolojilerini anlamak, benimsemek ve kullanmak, önümüzdeki çalkantılı ve zor zamanlarda hayatınızın meyvelerini ve birikimlerini koruyacaktır. Bitcoin ve Monero, binlerce Floransa’dan oluşan huzurlu ve müreffeh bir geleceğe barışçıl bir geçiştir.



Yazar: Fırat Kaan Aşkın

Yorumlar


Yazı: Blog2 Post
bottom of page