top of page

Akadya Topluluğu

Güncelleme tarihi: 23 Eyl

Bir Anarko-Kapitalist Başarı Öyküsü


Acadia

Anarko-kapitalizm, bir ideoloji olmasına karşın onun gerçek dünyada ulaşılıp başarılabilir olduğunu doğrulayan birkaç tarihsel emsal mevcuttur. En yaygın örnekler Vahşi Batı, Orta Çağ İzlandası ve Cospaia’dır. Ancak, kısa süre öncesine kadar neredeyse hiç tanınmayan harika bir devletsizlik tecrübesi daha var: Akadya, Nova Scotia.


Ekonomistler Rosolino Candela ve Vincent Geloso 2020’de, Fransız kolonisinin tarihini 1650’den 1755’e kadar ayrıntılı olarak inceleyen bir makale yayınladılar. Makale, yıllarca süren araştırmalara dayanarak bize Akadya’nın idaresi ve ekonomisi hakkında çok net bir görüş verdi. Umuyorum ki bu araştırma devletsiz toplumların uygulanabilirliğine daha fazla ışık tutacaktır.


Tarihçiler, Fransız yerleşimcilerin nüfusunun yaklaşık on altı bin kişiyle zirveye ulaştığını tahmin ediyor. Akadya nüfusunun çoğunluğu Katolik dindardı¹ ve özel mülkiyet hakları ile bireysel özgürlükler söz konusu olduğunda gayet liberteryen bir zihniyeti muhafaza ettiler. Akadyalıların çoğu aslen, mülk sahibi olmalarına izin verilmeyen feodal bir düzenden geliyordu, bu yüzden Kuzey Amerika’daki yeni yaşamları fırsatlarla doluydu.


Acadia

Anarşizm

Geloso ve Candela, Akadya’yı 1650’lerden sonra “göreceli devletsizlik” içinde olarak tanımlar. Teknik olarak Fransa egemenliği altındayken, Fransız devletini büyük ölçüde görmezden geldiler ve doğrudan veya dolaylı olarak vergi ödemediler. Fransa, 1671’den 1707’ye kadar Akadyalıların servetlerini takip eden nüfus sayımları yaptı, ancak onları vergilendirmek çok zordu.


Devletten hoşlanmamalarına rağmen, Akadyalılar çok hiyerarşik bir topluma sahipti. Servetin eşit yeniden dağıtımı ve kolektif mülkiyet hiçbir yerde mevcut olamazdı. Bazı aileler daha fazla servet inşa etti, ancak bu hiç de kötü bir şey değildi.² Toplumsal iş bölümü, tüm topluma büyük miktarda servetle fayda sağladı; ayrıca hiyerarşiler iyi yapılandırılmış ve âdildi.


Akadyalılar inançla kilise hizmetlerine ve ayinlere katılıyorlardı. Bu faaliyetler, toplulukları birbirine bağlamak için hayati önem taşıyordu.


Cemaat toplantıları devletin ana ikamesiydi. Bu toplantılar, toplu karar alma yoluyla büyük ve önemli sorunları çözmek için kurulmuş, zorlayıcı olmayan ve gönüllü birer siyasî yapıydılar. Hane reisleri ve halk tarafından atanan delegeler meclisleri oluşturuyordu. Karar verme genellikle bölünmezdi ve oybirliğiyle alınıyordu ve tipik olarak nispeten yüksek katılım oranlarına sahipti.³ Anlaşmazlık çözümü hızlı ve âdildi ve herhangi bir Rothbard veya Hoppe hayranının oldukça çekici bulacağı bir şeydi.


Akadyalıların yanı sıra, sayıları 3250 civarında olan yerli Mikmaklar [Mi’kmaq] yaşıyordu. Mikmaklar yarı göçebeydiler ve çok gevşek siyasî yapılara sahip olmalarıyla ünlüydüler ki bu hususlar devletsizlik olarak sınıflandırılabilirdi. Mikmak kültüründe en önemli şeylerden biri aile ve akrabalığın temel nokta olarak vurgulanmasıdır. Bu aile yapıları ile Mikmaklar, tıpkı Akadyalılar gibi, bir devlete ihtiyaç duymadan güçlü topluluklar kurabilmişlerdir. Akadyalılar ve Mikmaklar, sırf baskıcı devletlerden hoşlanmamalarıyla güçlenen çok yakın bir ilişki kurdular. Tarihçi David Jones’un yazdıklarına göre,


Akadyalılar, kıtadaki diğer birkaç yerleşimci sınırının sahip olduğu bir lüks olan, yakın bir yerli saldırı veya ayaklanmanın sürekli tehdidinden büyük ölçüde uzakta yaşamaya naillerdi.

İki halk arasındaki ilişki, tartışmasız Kuzey Amerika’daki en barışçıl ilişkilerden biriydi, komşu Quebec’teki Beyazlar ve Kızılderililerin aralarındaki ilişkilerden çok daha barışçıldı. Halklar sıklıkla ticaretle uğraşır ve farklı ırklara mensup fertleri birbirleriyle evlenirdi. Akadyalılar, geleneksel Mikmak inancıyla uyumlu olarak görülen Katolik inancını onlarla da paylaştı.


1733’te Britanya Monarşisi bölgenin kontrolünü ele geçirdi; Fransa’nın görece müdahaleci olmayan yaklaşımını sürdürdüler. Britanyalılar, Akadyalılardan bağlılık yemini etmelerini istediler, ancak onları Fransızlara veya Mikmaklara karşı silah taşımaktan muaf tutan, özel mülkiyet haklarını koruyan ve din özgürlüğünü destekleyen tavizler olmadan yemin etmeyi reddettiler. Britanya ordusundan Subay Paul Mascarene, 1720’de Akadyalılar hakkında şunları söyledi:


Keyiflerine uymazsa kendilerine gönderilen tüm emirleri alaya almakta ve hiçbir devlete itaat etmemeyi esas almaktadırlar.

Akadyalılar, tuzlu suyu dışarıda tutacak şekilde bataklıkların tatlı suyunun drenajını sağlamak için setler inşa ettiler. Bu sayede, bölgedeki üç ayrı koyda önemli tarım alanları geliştirilebildi. Bu alanların son derece verimli olduğu ve hayvancılık için mükemmel koşullara sahip olduğu düşünülüyordu. Akadyalılar, Mikmak halkının mülkiyet haklarını ihlal etmeden, esasen toprak “yaratmış” oluyorlardı.


Kapitalizm

Akadya ile ilgili en etkileyici şeylerden biri inanılmaz zenginliğiydi. Serbest piyasa sistemi ve Mikmaklar ile açık ticaret, Akadya’yı Fransa’dan daha zengin kıldı ve oradaki yaşam kalitesini çok daha iyi hâle getirdi. Bazı eşitsizlikler olsa da¹⁰ çoğu köylü kendi topraklarına sahipti ve kendileri için rahat bir hayat kurabiliyorlardı. Tarihçi Gregory Kennedy, Akadyalıları şöyle anlatıyor:


Oldukça piyasa odaklılar ve tarım faaliyetlerini mevcut ticaret fırsatlarını en iyi düzeyde değerlendirebilecekleri şekilde organize etmekteler.¹¹

Akadyalı çiftçiler ve avcılar büyük miktarda ihtiyaç fazlası üretiyorlardı ve bunlar daha sonra metaller, işlenmiş ürünler ve tüketim malları gibi yerel olarak bulunmayan malzemelerle takas ediliyordu. Kürk ve balık en çok ihraç edilen ürünlerdi ve Fransa tarafından çok rağbet görüyordu.¹²


Hem Mikmaklar hem de Akadyalılar temiz, kalabalık olmayan, bol yiyecek ve su bulunan ortamlarda yaşıyordu. 17. yüzyılın sonlarında hazırlanan Fransız yetkililerin raporları, hem fiziksel hem de sosyal açıdan çevrelerine iyi uyum sağlamış, sağlıklı ve refah içinde yaşayan Mikmakların ve Akadyalıların nüfusunu ortaya koymaktadır.¹³ Uzun ömür, genellikle nüfusun sağlığının bir göstergesi olarak kabul edilir ve Nicolas Denys, Mikmaklar arasında yaşlıların sayısının fazla olduğunu ve hastalıkların az olduğunu gözlemlemiştir. Denys şöyle yazmıştır:


Uzun ömürlüydüler. 120 ila 140 yaşlarında geyik avına çıkan yerliler tanımıştım. Hatta, çoğu ifadeye göre en yaşlıları neredeyse 160 yaşındaydı. Bu yaş hesapları, dolunayları sayma geleneklerine dayanıyordu. ... Bitkiler hakkında çok bilgiliydiler, bu bilgilerini kullanarak hem sağlıklarını koruyorlardı hem de bir sorun baş gösterince çabucak iyileşiyorlardı. Gut, böbrek ve mesane taşları, ateşlenme veya romatizma gibi hastalıkları hiç olmazdı. Genel olarak her ay bir kez, hatta daha sık olarak terleme tedavisi uyguluyorlardı.¹⁴

Kovulma

Ne yazık ki, 1755 Ağustos’unda, Akadyalıların barış ve refahı, Tuğgeneral Charles Lawrence’ın emriyle Britanya İmparatorluğu ordusu tarafından uygulanan ve nüfusun %55’inin ölümüyle sonuçlanan etnik temizlik sonrası sona erdi. Britanyalılar bunu, Akadyalıların geleneksel olmayan yöntemlerini ve yaşam tarzlarını küçümsemeleri, başarılarını ve zenginliklerini kıskanmaları ve yerlilerle olan ilişkilerinden nefret etmeleri gibi birçok farklı nedenden dolayı yaptılar.¹⁵ Ancak tüm Britanyalılar bu kıyımın gerekli olduğunu düşünmüyordu. Murray Rothbard, Conceived in Liberty’nin ikinci cildinde şöyle yazmıştır:


Sürgün başladıktan kısa bir süre sonra Lawrence, Akadyalıları rahatsız ve taciz etmemesi doğrultusundaki kral emrini aldı. Tipik bir bürokrat gibi akıl yürüten Lawrence, kralın emrine itaatsizliğini rasyonelleştirdi: Bir kez başladı mı, hatalı olsa bile, sınır dışı etme süreci geri döndürülemezdi!

Acadia

Sürgün edilmeseydiler, Akadya’nın gelişmeye devam etmesi ile yönetim ve ekonomi modelinin Kuzey Amerika’nın dört bir yanına yayılması epey muhtemeldi. Ne de olsa, Akadya'nın çöküşünden yürürlükteki siyasi ve ekonomik sistemleri sorumlu değildi. Akadyalılar şiddet tekeli, kolektif mülkiyet ve zorla vergilendirme sistemini benimsemiş olsalardı bile sürgüne direnebileceklerini düşünmek için hiçbir neden yoktu. Uzun ve alabildiğine açık kıyı şeridi ile Akadya, denizden gelen baskınlara ve istilalara karşı savunmasızdı.¹⁶


Dipnotlar:

3. Gregory M. W. Kennedy, “The parish assembly and its delegates in the Loudunais and Acadia, 1650–1755,” Journal of The Western Society for French History. 36. (2008), ss. 21-35.

4. David R. Jones, “From frontier to borderland: the Acadian community in a comparative context, 1605-1710.” Journal of the Royal Nova Scotia Historical Society. 7. (2004), ss. 15-37.

6. P.R.O., Colonial Records, Board of Trade, Nova Scotia, vol. 1 “dans Henri-Raymond Casgrain, Collection de documents inédits sur le Canada et l'Amérique, Québec, Demers.” (1888), ss. 110-111.

7. John Mack Faragher, A Great and Noble Scheme. The Expulsion of the French Acadians from Their American Homeland (2005), s. 154.

9. John Mack Faragher, “Commentary: Settler Colonial Studies and the North American Frontier.” Settler Colonial Studies, vol. 4, no. 2, Informa UK Limited, Dec. 2013, ss. 181-191.

10. Gregory M. W. Kennedy, Something of a Peasant Paradise? Comparing Rural Societies in Acadie and the Loudunais, 1604-1755 (2014), ss. 108-109.

11. A.g.e., s. 101.

12. A.g.e., s. 102.

13. Sally Ross & Alphonse Deveau, The Acadians of Nova Scotia Past and Present (1995), s. 30.

14. Nicolas Denys, Description and Natural History of the Coasts of North America (1908), William F. Ganong tarafından tercüme edilmiştir, ss. 399-416.

15. John Mack Faragher, A Great and Noble Scheme. The Expulsion of the French Acadians from Their American Homeland (2005), s. 480.

16. Allan Greer, The People of New France. (1997), s. 94.



Benjamin Williams, nam-ı diğer PraxBen, liberteryen bir içerik üreticisi ve araştırmacıdır. Genç nesillere ulaşmak ve Avusturo-liberteryen ilkeleri yaymak için Instagram, TikTok ve YouTube gibi çeşitli platformlarda videolar yayınlayıp bu platformlarda elli milyonun üzerinde görüntülemeye ulaştı. İrtibat için e-postasına yazabilir veya Twitter’ını takip edebilirsiniz.

Çevirmen: Fırat Kaan Aşkın

Bu yazı Mises.org sitesinin “The Acadian Community: An Anarcho-Capitalist Success Story’’ adlı yazısının çevirisidir.

Yorumlar


Yazı: Blog2 Post
bottom of page