top of page

Cospaia Cumhuriyeti

Anarşist Bir Rönesans Şehri


22/04/2020 - Ellie McFarland

Liberteryenizme ya da sağcı anarşizme örnek ararken pek çok devlet karşıtı, devletin rolünü gönüllü olarak hizmet veren sigorta şirketleri ya da güvenlik firmalarının üstlenmesi şeklinde hâlihazırda sahip olduğumuz sistemlere dayanan uygulanabilir fikirlere atıfta bulunmakta gecikmez. Ancak bu genellikle karşı tarafı tatmin etmez. Onlar anarşizmin ya da radikal liberteryenizmin belirli bir yer ve zamanda uygulanmış tarihsel, somut bir örneğini isterler. Böyle bir yerin adını koymak zor olabilir. Paris Komünü gibi çoğunlukla “anarşist” olan idareler baskıcı olmuştur. Ayrıca çoğu da Puerto Real gibi komünist olmuştur. Bu örnekler, aşırı serbest piyasa kapitalizminin ve gönüllülüğün uygulanabilir ya da barışçıl olduğu fikrini destekleyen örnekler değildir.


Ancak, bir devlete ait özelliklerden tümüyle sıyrılmış uzun ömürlü bir idareyi en iyi yansıtan yerlerden biri, az bilinen bir İtalyan şehir devleti olan Cospaia Cumhuriyeti’dir.



Cospaia Cumhuriyeti 1440 ile 1826 yılları arasında varlığını sürdürmüştür. Bu, yaklaşık dört yüz yıl demektir. Karşılaştırma yapmak gerekirse, Avrupa’nın Amerika kıtasını ilk kez keşfetmesinden önceki elli iki yıl boyunca Cospaia Cumhuriyeti de varlığını sürdürüyordu. Şimdiye kadar var olmuş en uzun ömürlü, en modern, en kapitalist ve en Batılı anarşist toplumdur. “Batılı” kelimesi önemli çünkü Amerika ve Okyanusya’nın anarşik yerli uygarlıklarını anmak çoğu zaman yeterli değildir. Bazıları, onların anarşizminin gelişmemiş teknolojilerinin ya da göreceli izolasyonlarının bir sonucu olduğunu savunur. Ancak Cospaia bunların hepsini aşmaktadır. Cospaia kurulduğu dönemde en az diğer orta-kırsal mezralar kadar gelişmişti. 1800’lerin ilk çeyreğindeki çöküşüne kadar da çevresindeki bölgelerle kıyaslanabilir bir hızda ilerlemeye devam etmişti. Akdeniz’in tamamının 19. yüzyıla kadar ilkel olduğu iddia edilmediği sürece, gelişmemişlik argümanının hiçbir geçerliliği yoktur.


Anarşik bir bölge kaotik bir bölge anlamına gelmez. Aynı zamanda düzeni sağlayacak ya da genel ahlâkı uygulayacak bir sistemin olmadığı bir bölge anlamına da gelmez. Bir yeri anarşik olarak nitelendiren tek şey, güç tekelini elinde tutan bir varlığın olmamasıdır. Her ne kadar Cospaia’da bir devlet (bir bölgede güç tekelini elinde tutan bir varlık) olmasa da, yerel din, ahlâk ve dışarıdan gelen saldırganlarla (ki bunların sayısı şaşırtıcı derecede azdı) nasıl başa çıkılacağı konularında bir tür müzakere organı denilebilecek bir yapı vardı. Bu organ “İhtiyarlar ve Aile Reisleri Konseyi” şeklindeydi ve belki de sadece “aile reislerini” içerdiği için cumhuriyet olarak adlandırılıyordu. Bu organ, ailelerin üyelerinin kimlerle şahsi ve ticarî ilişkiler kuracağına karar veriyordu. Bu zorla değil, aile baskısı yoluyla yapılıyordu. Bu konseyin şiddet içermemesine ve daha da önemlisi bir devlet olmamasına rağmen, Cospaia’nın dönemin diğer bölgeleri kadar istikrarlı olduğu görülüyor. Cospaia’da, varlığı tartışmalı olan “konsey üyeliği” harcı dışında hiçbir vergi yoktu. Ancak eğer böyle bir ücret varsa, bu vergi olarak adlandırılamaz çünkü konseye dâhil olmak gönüllülük esasına dayanıyordu. Bir ailenin bu ücreti ödemeyi reddetmesi nedeniyle aforoz edilmesi de, bu bölgenin İtalya’nın kontrolü altında olmadığı ve Cospaia çevresinde sürgünler için geniş bir kaçış bölgesi olduğu düşünüldüğünde, “olumsuz bir yaptırım” olmazdı. Cospaia teknolojik açıdan çevre bölgelerle karşılaştırılabilir olmasının yanı sıra 1500’lerde İtalya’nın en önemli tütün üretim bölgesiydi.


Papa’nın sigara içtiği tespit edilenleri aforoz etme politikası ve İtalya’nın tütün yasağı sayesinde (İtalya’ya ait olmayan) Cospaia tüm İtalya’da tütün üretiminin kolaylıkla yapılabildiği tek yerdi. Ekonomileri de hızla büyüdü. Cospaia’da hapishane ve polis yoktu ve bu durum güçlü bir özsavunma kültürü ve genel bir saldırmazlık tutumu ile telafi ediliyordu. Bu tutum muhtemelen topluluğun birbirine yakın olmasından (nüfus 300 ila 600 arasındaydı) ve ailelerin yönetime katılmasından kaynaklanıyordu.


Cospaia’nın varlığı ve tarihi hakkında en ilham verici olan ise tesadüfen ortaya çıkmış olmasıdır. Papalık Devletleri ile Toskana Büyük Dükalığı arasındaki bir toprak anlaşmazlığı, Cospaia olarak bilinen iki nehir arasındaki küçük bir bölgeyi dışarıda bırakmıştır. Cospaia gözden kaçırıldığını fark ettiğinde hızla bağımsızlığını ilan etmiş ve böylece Toskana Dükalığı da Papalık Devletleri de burayı ele geçirme zahmetine girmemiştir. Halkı dışarıya ve içeriye hiçbir vergi ödemiyordu. Ekonomilerini baltalayacak hapishane, polis, asker ya da bürokrasi gibi kâbuslara hiç ihtiyaç duymuyorlardı. Cospaia, yerel İtalyan devletini içeriden yıkmaya yönelik bir devrimin ya da kademeciliğin (gradualizm) sonucu değildi. Ortaçağ Avrupası’nın örgütlü ve planlamacı komünlerinin çok geç kalmış klonları da değillerdi. Cospaia basitçe tek bir arzusu olan bir topluluğun sonucuydu: Kendi hâline bırakılmak. Cospaia öylesine şaşırtıcı bir tesadüftü ki, Akdeniz’deki önemsiz bir küçük birliğe benzeyen “ordusu” hiçbir zaman hakkında yazılacak kadar önemli bir dış çatışmayla karşılaşmadı. Cospaia o kadar barışçıl, o kadar küçüktü ve komşularına o kadar çok kaynak sağlıyordu ki, hiç kimse işgal etmeye ya da saldırmaya zahmet etmedi.


Cospaia’nın son demleri 1800’lerin başında Papalık Devletleri’ne dâhil olmasıyla başladı. Sloganı olan Perpetua et firma libertas, yani “Sürekli ve güvenli özgürlük” asla tam olarak ortadan kalkmadı. Sanayisini koruyup yabancı bölgelere tütün satarken, ticaretini komşu Toskana bölgelerine de genişleterek kendi ekonomisiyle birlikte bu bölgelerin ekonomilerini de geliştirdi. Neredeyse vergiden muaf kaldı ve 20. yüzyıla kadar İtalya’da en düşük vergilendirilen bölgelerden biri oldu. Cospaia’nın sloganının unutulmasıyla birlikte, uygulanabilir gönüllülüğün en sağlam örneği de toprağa gömülmüş oldu. Ancak Cospaia’nın tarihi unutulmadı. Gerçekten özgürleşmiş bir toplumun en somut ve modern örneğiydi. 1960’ların Amerikan komünlerini yaşanabilir kılan şeyin zenginlikleri ve homojenlikleri olduğu, Amerikan yerlilerinin kırsallık ve izolasyonlarının göreceli anarşizmlerini “ilkelliğin” bir yan ürünü hâline getirdiği söylenebilir. Ancak kimse aynı şeyi bir tepenin üzerindeki küçük bir ulus olan, diğer Rönesans ulusları kadar gelişmiş ve İtalya’daki en kârlı tütün pazarı hâline gelmiş Cospaia için söyleyemez.


Cospaia özgürlüğüne, kanunsuzluğuna ve ardına kadar açık ve serbest pazarlarına rağmen değil, bunlar sayesinde başarılı oldu. Toplumun önde gelen şahsiyetlerinden oluşan gönüllü bir koalisyon, Cospaia’yı ılımlı ve unutulmuş bir bölge olmaktan çıkarıp neredeyse üç yüzyıl boyunca İtalya’nın en büyük tütün üreticisi hâline getirdi. Varlığı, devletin bölgeyi terk etmesinin doğal bir sonucuydu. Bu doğa durumu, Thomas Hobbes’un iddia ettiğinin aksine, yasaklarla boğuşan komşularının durumundan daha huzurlu, barışçıl ve müreffehti. Cospaia, liberteryenizm, kapitalizm ve anarşizmin uygulanabilirliği için açık ara en iyi örnektir. Birinin seyahat edebileceği, dokunabileceği ve deneyimleyebileceği bir diyardır. Gerçek bir ütopyadır, çünkü liberteryenizm ütopik değildir; sürekli ve güvenli özgürlüktür.


 

Yazar: Ellie McFarland Ellie McFarland bir yorumcu ve genel olarak gündemi değerlendiren bir yazardır. Yazıları Post Script Magazine, 71Republic ve Candle: Mirror Magazine'de yayımlanmıştır. Kültür, felsefe ve ara sıra ekonomiyle ilgili konularda yazmaktadır. Maryland sakini Ellie'nin Hollanda Beat şiirine karşı küçük ama büyüleyici bir takıntısı bulunmaktadır.

Çevirmen: Yasin Kılıç Editör: Fırat Kaan Aşkın

Bu yazı, Mises.org sitesinin "The Republic of Cospaia: An Anarchist Renaissance City" başlıklı makalesinin tercümesidir.
901 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2 Post
bottom of page