top of page

Çılgın (Sosyal) Bilimciden Çılgın Siyoniste Doğru

Thomas J. DiLorenzo - 30.05.2024


“Her şeyden önce, sivilleri hedef almayı bırakın.”

Murray Rothbard’ın “Just War” [Adil Savaş] başlıklı makalesinde yer alan ilk adil savaş ilkesi

Hans Hoppe gibi ben de Walter Block’un on yıllardır arkadaşıyım. Kendisiyle birlikte bir kitap ve bir makale yazdım, çalıştığım üniversitede kendisinin misafir profesör olarak ders vermesine sponsor oldum; New Orleans Loyola Üniversitesi’nde kendisinin davetiyle iki kez ders verdim; ayrımcılığın ekonomisi üzerine dünya çapında (ama Woke, yani duyarcı olmayan) bir ders verdiği için Maryland Loyola Üniversitesi yöneticileri tarafından iftiraya uğradığında kendisini savunmak için internette düzinelerce makale yayınladım; ve New York Times’ın kendisine yönelik karalamasına karşı yine onu savunan yazılar kaleme aldım.


Walter yüzlerce makale yayınlamıştır ancak muhtemelen kamuoyu tarafından en çok Defending the Undefendable [Savunulamayanı Savunmak] adlı kitabı ve ilgili birçok yazı ve konuşmasıyla tanınmaktadır. Uyuşturucu ve fuhuşun yasallaştırılması, yolculuk paylaşımı, devlet tarafından işletilen futbol sahalarının ve yüzme havuzlarının özelleştirilmesi, kira kontrolü ve sayısız diğer alelâde konular söz konusu olduğunda gerçekten de fazlasıyla liberteryendir. Eskiden savaş konusunda da oldukça liberteryendi, Irak Savaşı’nın başlangıcında birçoğumuza e-posta göndererek “bunun adamları oğlanlardan ayıracağını” söyledi, yani Irak’ın bombalanmasını, istilasını ve işgalini destekleyecek olan “oğlanlar” sahte liberteryenler olacaktı. 


Ancak geçtiğimiz sekiz ay içinde Walter Block, İsrail hükümetinin Gazze’de aralarında kadın, çocuk ve bebeklerin de bulunduğu on binlerce sivili kasıtlı olarak hedef alıp öldürerek işlediği savaş suçlarına verdiği tam destekle savaşa ilişkin liberteryenizm ilkelerini terk etmiştir. (Gerçek bir Amerikalı liberteryen, İsrail’in savaşının ve Ukrayna’nın Rusya ile savaşının bizi ilgilendirmediğini savunur, nokta.)


Walter Block, Ryan McMaken’in “mikroliberteryen” olarak adlandırdığı kişilerden biridir. Uyuşturucu ve fuhuşun yasallaştırılması söz konusu olduğunda liberteryen görünse de, büyük ve en önemli mesele olan savaş konusunda İsrail hükümeti tarafından işlenen savaş suçlarının alenen savunucusu hâline gelmiştir. 


Walter Block her zaman “İsrail yanlısı” olmuştur ve adını Yahudi bir hahamın torunundan alan ve Murray Rothard adında bir New York Yahudisi tarafından kurulan Mises Enstitüsü’nde hiç kimse bu durumun lafını bile etmemiştir. Bazı bilgi yoksunu ya da karakter yoksunu yorumcuların iddia ettiği gibi “İsrail yanlısı” olduğu için değil, Mises Enstitüsü’nün Filistinli kadın, çocuk ve bebeklerin kasıtlı olarak hedef alınıp öldürülmelerini açıkça savunan böylesine tanınmış ve üretken bir kişiyle ilişkilendirilemeyeceği için artık Mises Enstitüsü’nde fahri kıdemli öğretim üyesi olarak yer almamaktadır. 


İsrail’in Hamas olarak bilinen cani haydutlar çetesinin ve diğer herkesin gelecekteki barbarca saldırılarına karşı kendini savunma hakkı vardır, ancak bu, Walter Block’un neredeyse ağzı köpürürcesine ateşli desteği eşliğinde son aylarda meydana geldiği gibi Gazze’nin sivil nüfusuna karşı bir soykırım kampanyası başlatma “hakkına” sahip olmaktan tamamen farklı bir konudur.


Walter, zamanında Dördüncü Cenevre Sözleşmesi tarafından yasaklanmış olan topluca cezalandırma teorisini gerekçe göstererek sivillerin kitlesel olarak öldürülmesini “haklı” göstermektedir. Wall Street Journal’da yazdığı yazıda, kendisi ve bir yazar arkadaşı, “Batı’nın” “eşi benzeri görülmemiş, ezici bir askerî güç kullanımını” desteklemesi gerektiğini ve “Hamas’ın her türlü sivil zayiatın sorumlusu olduğunu ve olacağını” söyleyerek bize ders vermektedir. Sivil ölümlerden sorumlu olanın ABD hükümeti tarafından İsrail’e tedarik edilen ve sivillerin yaşadığı bölgelere atılan bombalar değil, Hamas olduğunu yazmışlardır. İsrail Hamas’ı yenmek için “ne gerekiyorsa” yapmalıdır ve sonraki yazıları bu ifadelerinin sivilleri hedef alıp öldürmek gibi bir savaş suçunu da içerdiğini şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtlamaktadır. 


Onlara göre İsrail’in “kendi tarafında en az sivil ve askerî kayıpla bu savaşı mümkün olan en hızlı şekilde bitirmek için ne gerekiyorsa yapması” çabasında Batı’nın “İsrail’i desteklemek” gibi bir “ahlâki görevi” varmış (vurgu eklenmiştir). Diğer bir deyişle, İsrailli sivil kayıplar asgari düzeyde olsun ama Filistinli sivil kayıplar için endişelenmenin canı cehenneme. Bu mu ahlâki? 


Walter, Israel Hayom adlı bir İsrail web sitesinde birkaç agresif ve savaş yanlısı makale yazmıştır. Bunlardan biri “Open Letter to the ‘Children of Gaza’” [“Gazze’nin Çocuklarına” Açık Mektup] başlığını taşıyordu ve Gazze’deki TÜM ebeveynleri Hamas katilleri ile bir tutmaktaydı. “Ebeveynleriniz 7 Ekim’de alçakça, mesnetsiz ... bir saldırı başlattılar” ve “Pek çok İsrailli çocuk, tıpkı şu anda sizin olduğunuz gibi parçalandı; çok daha fazlası katledildi, siz Gazzeli çocukların kaderi de bu oldu.” diye yazıyordu. Bunu söylerken de timsah gözyaşları akıtıyordu. 


Elbette Gazze’deki TÜM ebeveynlerin 7 Ekim 2023’te İsrail’e yönelik canice saldırıya katıldığını söylemek tam bir saçmalık ve yalandır. Bu çocuklara, onları sakat bırakan ve öldüren şeyin İsrail/Amerikan bombaları değil de kendi ebeveynleri olduğunu söylemek kalpsizlik, zalimlik ve sosyopatlıktır. “Ahlâklı ve adil bir toplumda, habis anne ve babalarınızın elinden alınırdınız” diye yazıyordu kendi kendini tayin eden yeni ahlâk ve adalet papamız Walter Block. Tabii tabii, IDF [İsrail Savunma Kuvvetleri] ve Mossad’ın şefkatli gözetimi altında, sadece sizin için inşa edilmiş bir toplama kampına yerleştirilirdiniz.


Walter aynı makalede Gazzeli çocukların eğlenmesi için iki karikatür de eklemektedir. Bunlardan biri, önünde bir bebeği kalkan olarak tutan bir “Hamas savaşçısı” idi. “Bu karikatür, yetişkin Gazzelilerin çocuklarına nasıl davrandıklarını çok etkileyici bir şekilde tasvir ediyor: Yani sizi korumuyorlar, sizi tehlikeye atıyorlar” diye yazıyordu. Walter’ın sadece “Hamas savaşçılarının” değil TÜM Gazzeli ebeveynlerin böyle davrandığını iddia ettiğine dikkat edin. “İsrailli ebeveynler -aynı şey sizin anne ve babalarınız için söylenemese de- çocuklarını seviyorlar” diyordu Walter. Çocukların bu tür yorumlara konu edilmesi ne kadar da aşağılık bir tutum.


İsrail hükümetinin Gazzeli çocukları “adil ve ahlâki” bir şekilde öldürmesini açıkça ve yüksek sesle destekleyen Walter daha sonra şöyle yazmıştır: “Yaralanmalarınız ve ölümleriniz tali [ikincil] hasar olarak adlandırılmaktadır. Bu çok üzücü ama İsrail’in kendini savunabilmesinin tek yolu da budur.” İşte bu nedenle Walter Block’a göre bu haklı bir gerekçedir. Dolayısıyla Walter Block, savaş suçlarının en kötüsünün, yani çocukların kasten öldürülmesinin destekçisidir.


Yahudi asıllı usta Amerikan komedyenlerinin geleneğine uygun olarak Walter, Gazzeli çocuklarla yazışmalarını iki vurucu espriyle sonlandırmaktadır. Onlara İsrail’in aslında sadece Gazze halkı için en iyisini istediğini söylemiştir. “En büyük arzuları Gazze’nin Orta Doğu’nun Hong Kong’u olması.” Ve sonra da sanki soykırım girişimine maruz kalan Filistin değil de İsrail’miş gibi, Holokost’a özgü “Bir daha asla” cümlesiyle sözlerini noktalamıştır. İyi iş Walter!


Walter Block başka bir yayında, El Kaide’ye karşı İsrail tarafından kurulan Hamas’ın okulların yakınından İsrail’e roket saldırıları düzenlediğini yazarak kendisinin tüm Gazzeli ebeveynlerin terörist olduğu yönündeki iddiasını yanlışlamıştır. Üstelik bunu yaparken, Filistinli çocukları tehlikeye atan herkesin kendi ebeveynleri değil, doğrudan Hamas olduğunu da istemeden itiraf etmiştir. 


Bu arada, 7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’e yönelik kanlı saldırısı sırasında sadece bir İsrailli çocuğun çapraz ateşte öldürüldüğüne dair kanıt olduğu ortaya çıkmıştır. İsrail ve ABD hükümetlerinin iddia ettiği gibi İsrailli çocukların kafalarının kesildiği ve fırınlarda pişirildiği yönündeki tuhaf ve sansasyonel hikâyelere ilişkin hiçbir kanıt bulunamamıştır. 


Bu yazı yazıldığı sırada Walter’ın makalesine ilişkin olarak Web sitesinin yorumlar bölümünde sadece iki yorum bulunmaktaydı. Biri övgüye değer ve muhtemelen İsrail hükümetinin bir hack girişiminin ya da Walter’ın arkadaşının eseriydi, ama diğeri şöyle diyordu: “Bunun için Lahey’de bir hapishane hücresinde çürümelisin.” Walter’ın neden artık Mises Enstitüsü’nün fahri kıdemli öğretim üyesi olmadığını anlamaya başladınız mı?


Walter, “No More Pauses” [Artık Durmak Yok] başlıklı bir başka Israel Hayom köşe yazısında da dişlerini iyice göstermektedir. Bu kez İsrail hükümetini bombardıman ve katliamlara insani bir duraklamayı kabul ettiği için tenkit etmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nda ABD ordusunun duraklamak yerine sivillerin yaşadığı Almanya’nın Dresden kentini bombalayarak “yerle yeksan etmesini” övmekte ve İsrail hükümetinin de Gazze’de yapması gerekenin bu olduğunu öne sürmektedir. Sözlerini şu dogmatik taleple bitirmiştir: “Artık durmak yok. Daha fazla yiyecek olmasın. Daha fazla ilaç olmasın. Elektrik verilmesin. Su verilmesin.” Görünüşe göre kendi kendini ahlâk ve adalet papası olarak atayan yeni papamızın en büyük arzusu da sivil halkın, özellikle de bebeklerin ve yaşlıların daha fazla can vermesi olmuştur. 


Israel Hayom’da yayınlanan “Backstabbing Israel” [İsrail’i Sırtından Bıçaklamak] başlıklı bir başka makalesinde Walter farklı bir duraklama türüyle daha ilgilidir. Bu kez Biden yönetiminin Gazze halkının üzerine atılmak üzere İsrail’e daha fazla bomba gönderme konusundaki duraklamasından şiddetle şikâyet etmekte ve bunu “ihanet” olarak nitelendirmektedir. Dolayısıyla Walter, İsrail’e daha fazla bomba temin etmek için ABD hükümetinin yasallaştırılmış hırsızlık (diğer adıyla vergilendirme) yetkilerinin kullanılmasına tam destek vermiştir. Her ne pahasına olursa olsun, özgürlük ve liberteryenizmin canı cehenneme demeye getirmiştir. Gelecekte internette eski liberteryen buluşma günleri hakkında ne kadar mikroliberteryen makale ya da blog yayınlarsa yayınlasın, sadece bu bile onu bir liberteryen olarak nitelendirmekten alıkoymalıdır. 


Bu yazı yazılırken, İsrail’in Gazze’nin güneyindeki Refah’ı bombalaması sonucu bir milyon kadar insanın evsiz kaldığına dair haberler yayınlandı. Binlerce sivilin de öldürülmüş olması muhtemeldir. Şu anda yiyecek ve barınak arayışında olan bir milyon evsiz sığınmacı daha bulunmaktadır. 


Refah’ın işgalinden önce Walter Block saldırının gecikmesinden dolayı çok üzgündü ve Israel Hayom’da yayınlanan “Invade Rafah Now!” [Refah’ı Şimdi İşgal Edin!] başlıklı makalesinde öfkesini dile getirdi. Bununla birlikte, “kahraman Başbakan Netanyahu”nun işgal için bir tarih belirlemesinden duyduğu memnuniyeti de dile getirerek, “Eğer bu cesurca değilse, hiçbir şey cesurca değildir” dedi. Heil Netanyahu!


Walter, Refah’ın bombalanmasındaki gecikmeden şikâyet ederken bir kez daha büyük sivil ölümleri ihtimalini gündeme getiren Biden hükümetini kınadı. Refah’taki 1,5 milyon sivilden “topyekûn bir işgalin çok sayıda kişinin ölümüne yol açacağını” kabul etse de, “böyle dostlar varken düşmana ne gerek var?” diyerek Biden yönetimini bir kez daha tenkit ederek bu konuyu soğukkanlılıkla geçiştiriyordu. Walter Block’a göre Refah’ta sivillerin daha fazla öldürülmesine karşı çıkan Amerikalılar “düşman” idi.


Refah’ta gerçekten de çok sayıda -muhtemelen binlerce- sivil öldürüldü ve yukarıda da belirtildiği üzere bir milyon mülteci yaratıldı. Ancak bu konuda endişelenmeyin, çünkü Walter Block’un bir çözümü var! “Bu ülke son zamanlarda her biri bir düzine kadar insan alabilen 40.000 çadır tedarik etti. Bu şekilde Negev Çölü’ndeki sığınma kamplarında yarım milyondan fazla insanı barındırabilirler.” Bu demek oluyor ki diğer yarım milyon kişi muhtemelen çöl ortasında uyuyabilir. İnsan 83 yaşındaki Walter Block’un yaz ortasında Negev Çölü’nde on bir kişiyle birlikte bir çadırda ne kadar dayanabileceğini gerçekten merak ediyor. 


Bu makalenin yorumlar bölümündeki ilk mesaj belli ki liberteryenizme aşina olan birinden gelmiş: “İğrenç, eskiden itibar görmüş bir liberteryen olman akıl alır gibi değil. Umarım kana susamış, devletçi yollarınızın yanlışlığını görürsünüz.” Hans Hoppe, Walter Block’un en uygun rıza yaşı gibi önemli konuları araştıran oldukça eksantrik bir liberteryen at sineğinden [yani girişken bir baş belasından], “soykırım dürtülerine kapılmış akli dengesi yerinde olmayan bir kolektiviste” nasıl dönüştüğüne hayret ederken haklıydı. Walter Blok, Mises Enstitüsü’nün artık ilişkilendirebileceği türden bir kişi değildir. Keza Walter’ı akademik danışmanlar listesinden çıkaran Ron Paul Enstitüsü için de aynı durum geçerlidir.


Son olarak, Walter Block hayranı bir internet uzmanı olan Jordan Schachtel, bana gönderdiği bir e-postada Walter Block’un mevcut İsrail savaşı konusunda yazdığı her şeyi okuduğunu ve Walter’ın sivillerin öldürülmesini desteklediği ya da göz yumduğu tek bir örnek bile olmadığını söyledi. Bu durumda Schachtel’in ya ciddi bir okuduğunu anlama sorunu var ya da göz göre göre yalan söylüyor. Görünen o ki Doug Casey’nin Walter’ın mevcut İsrail savaşıyla ilgili davranışlarına ilişkin tanımlaması Block ve Schachtel gibi kişiler için tam isabettir. Onlar için İsrail hükümetini savunmak, entelektüel açıdan dürüst olmaktan daha önemlidir.


 

1954 yılında ABD’de doğmuş bir iktisatçı ve yazar olan Thomas J. DiLorenzo, Avusturya İktisat Ekolü’nün günümüzdeki önemli temsilcilerindendir. Virginia Tech’te ekonomi doktorası yaptıktan sonra New York, George Mason, Tennessee, Washington ve Loyola üniversitelerinde ekonomi profesörü olarak çalışmıştır. Mises Enstitüsü’nün Başkanı ve kıdemli öğretim üyelerinden biri olan Profesör DiLorenzo aynı zamanda Committee for a Constructive Tomorrow’da danışmanlar kurulu üyeliği, Abbeville Institute’de kurucu ortaklık ve Independent Institute’de araştırmacılık görevlerini de üstlenmiştir. Kendisi The Real Lincoln, How Capitalism Saved America, Lincoln Unmasked, Hamilton’s Curse, Organized Crime: The Unvarnished Truth About Government ve The Problem with Socialism kitaplarının yazarı, An Austro-Libertarian Critique of Public Choice adlı akademik kitabın da Walter Block ile beraber ortak yazarıdır. Abraham Lincoln’e karşı oldukça sert tonda eleştirel çalışmalarıyla tanınan Profesör DiLorenzo ayrıca LewRockwell.com blogunda da güncel konulara dair yazmaktadır. E-postası aracılığıyla irtibata geçebilirsiniz.

Çevirmen: Fırat Kaan Aşkın

Bu yazı Mises.org sitesinin “From Mad (Social) Scientist to Mad Zionist” adlı yazısından tercüme edilmiştir.
215 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazı: Blog2 Post
bottom of page