17/04/2016 - Frank Hollenbeck
Negatif faiz oranlarını içeren alışılmadık para politikasının ardından merkez bankaları şimdi de "helikopter para" gibi daha da vahim bir önlemi değerlendiriyor. Helikopter para fikri Milton Friedman'a aittir:
Bir gün bir helikopterin bir topluluğun üzerinde uçtuğunu ve gökyüzünden 1.000 dolarlık banknotlar bıraktığını ve bu banknotların topluluk üyeleri tarafından aceleyle toplandığını düşünelim. Ayrıca herkesin bunun bir daha asla tekrarlanmayacak eşsiz bir olay olduğuna ikna olduğunu da varsayalım.
Böyle bir politikanın amacı, toplam talebi artırmak için parayı doğrudan insanların cebine koymaktır. 2008 sonrası uygulanan parasal genişleme politikasının da benzer hedefleri vardı. Faiz oranlarının düşürülmesinin banka kredilerini ve dolaylı olarak tüketici harcamalarını artırması amaçlanmıştı. Bunun yerine, sonuç mal varlığı fiyatlarında bir patlama ve yedek rezervlerde bir artış oldu. Helikopter para fikri ise tam tersine aracıları, yani bankaları atlayarak doğrudan tüketicilere fon sağlamaktır.
Böyle bir politika nasıl uygulanabilir? Önerilerden biri, merkez bankası tarafından satın alınan daha fazla devlet tahvili ile finanse edilen bir vergi indirimidir. Vergi indirimleri para basılarak finanse edilecektir. Helikopter para ile 2008'den bu yana uygulanan parasal genişleme arasındaki tek gerçek fark, parayı hükümet yerine özel sektörün harcayacak olmasıdır. 2008'den bu yana hükümet harcamalarını finanse etmek için ihraç edilen borçların büyük bir kısmı merkez bankası tarafından satın alındı. Şu anda (makalenin yazıldığı tarihte) 19 trilyon doları bulan ABD borcunun 2,5 trilyon doları Merkez Bankası'nın elinde bulunuyor ve 2008'den bu yana yapılan ek borçlanmanın büyük bir kısmı bu şekilde paraya çevrilmiş oldu. Bunun toplam talep üzerindeki etkisi, parayı devlet sektörü yerine özel sektörün harcaması olacaktır. Bu, özünde değersiz kağıt parçaları yaratarak harcamaları finanse etmeye yönelik mevcut politikanın devamı olacaktır.
Talepte Hiçbir Zaman Kıtlık Olmaz
Elbette bu, ekonomideki problemi toplam talep eksikliği olarak gören Keynesyen bir bakış açısıdır. Gerçek şu ki, hiçbir zaman talep sıkıntısı çekmeyiz. Çalışmamızın, üretmemizin nedeni tüketmektir; asla bir talep eksikliği yoktur. Fiyatların birincil işlevi, doymak bilmeyen tüketim arzusuna ya da talebe karşı üretimi rasyonelleştirmektir. David Ricardo'nun 1820'de söylediği gibi, "insanlar üretimlerinde hata yaparlar; talep eksikliği yoktur."
Sorun hiçbir zaman talep yetersizliği değil, arzın talep karşısında yanlış hizalanmış olmasıdır. Toplam taleple ilgili bu hatalı yaygın eğitim telkini, makroekonominin kalbini kemiren zehirdir ve güneşin dünyanın etrafında dönmesi gibi asla doğru olmayan gerçeklere ilişkin geçmişteki herkesçe kabul edilen inançlara benzer.
Ekonomi literatürü bu tür bir helikopter paranın kalıcılığına odaklanmıştır. Böyle bir politika, günümüz ekonomistleri tarafından kalıcı olması hâlinde daha etkili kabul edilmektedir. Eğer böyle olursa, insanlar enflasyonu bekleyecek ve mevcut düşük fiyatlardan faydalanmak için harcamalarını artıracaklardır. Keynesyen bir çerçevede bu, talebi ileriye taşıyacağı için faydalı olarak görülmektedir. Deflasyonu şeytanlaştırmak için benzer ama zıt bir argüman ortaya atılmıştır (buraya ve buraya bakınız). Elbette insanlar kobay değildir ve beklentilerini birçok farklı faktöre göre şekillendirirler. Hatta mevcut alımlar ihtiyaçlarına zaman açısından daha uygunsa daha yüksek fiyatlar ödeyebilirler. Bu nedenle çok az kişi Ocak indirimlerinde Noel hediyesi alır.
Helikopter para için bir başka bahane de merkez bankasının %2'lik enflasyon hedefine ulaşmasını sağlamaktır. Sanki %2, ekonominin can alıcı noktasına ulaşmasını sağlayacak sihirli bir oranmış gibi.
Para Yaratma ile İlgili Sorunlar
Elbette 35 yıl boyunca %2'lik büyüme paranın satın alma gücünü yarıya indirir. Bu, paranın geç alıcıları olan ücretliler ve yoksullardan, paranın erken alıcıları olan hükümet ve bankacılık sektörüne bir servet transferidir: Merkez bankası ters Robin Hood gibi hareket eder. Ayrıca bu tür parasal maskaralıklar, fiyatların kaynakları toplumun en acil gördüğü yerlere tahsis etme işlevine de müdahale etmektedir (buraya bakınız). Gerçek şu ki, %2'lik bir hedefi destekleyecek hiçbir ampirik ya da teorik gerekçe bulunmamaktadır. 19. yüzyıl boyunca ABD'de en yüksek büyüme dönemleri olan 1820-1850 ve 1865-1900 yılları arasında ciddi deflasyonlar yaşanmıştır. Bu iki durumda fiyatlar yarı yarıya düşmüştür.
Sağduyu, özel harcamaları veya hükümet harcamalarını finanse etmek için özünde değersiz kağıt parçaları basarak kıtlık yasasını yürürlükten kaldıramayacağınızı savunur. Eğer kaldırabilseydi, kalpazanlık yasal olurdu ve Zimbabwe cennet gibi olurdu. Bu tür baskıların ilk etkisi geçici bir refah yanılsamasıdır ve bu da daha fazla baskıya yol açarak fiyatlarda giderek artan miktarlarda sapmaya neden olur.
Friedman'ın helikopter para hakkındaki yorumları önemli bir uyarı içeriyordu: Helikopterlerin yalnızca bir kez uçması olası değildir.
Comments