top of page

Ukrayna Savaşı Hakkında Bazı Mitlerin Ortaya Çıkarılması

18/04/2022 - Llewellyn H. Rockwell, Jr.

Aklı başında tüm Amerikalılar Rusya-Ukrayna savaşına dâhil olmamamız gerektiği konusunda hemfikirdir. Beyin ölümü gerçekleşmiş Biden'ın kuklası olduğu Neo-Con (Yeni muhafazakârlık) savaş çığırtkanları Rusya'yı yok etmek istiyor ve bunun için nükleer savaş riskini göze alıyorlar. Ancak bu az önce söylediklerimi geçersiz kılmaz. Bu canavarlar rasyonel olmaktan çok uzaklar. Ama canavarlardan bahsetmek başka bir soruyu da beraberinde getiriyor. John Quincy Adams'ın şu sözünü herkes bilir: "Amerika yok edecek canavarlar aramak için yurtdışına çıkmaz." Ukrayna savaşının dışında kalmamızın nedeni bu mu? Putin masum insanlara ölüm ve yıkım getiren bir canavar ama ona karşı harekete geçmek çok tehlikeli olduğu için eylemlerini görmezden gelmemiz gereken biri mi? Bunu söyleyen bazı insanlar ne olup bittiğini anlamıyor, bazıları ise Putin'i bir canavar olarak görmüyor ama hata yaptığını düşünüyor. Ben aynı fikirde değilim ama benim hedefim de bu değil. Putin meşru güvenlik çıkarları olan rasyonel bir devlet adamı ve sözde kahraman Zelenskyy ise şüpheli bir karakter.


İnsanlar neden aksini düşünüyor? Bunun bir nedeni Bucha'daki Rus vahşeti suçlamalarıdır. Bu suçlamalar sadece bir "suçlama". Sahte vahşet iddiaları çoğu zaman insanları savaşı desteklemeleri için kışkırtmanın bir yolu olmuştur ve Bucha suçlamaları bunun son örneğidir. Putin yanlısı olmayan Christopher Roche, neden buna kanmamamız gerektiğini açıklamaktadır:


Ukrayna'nın Bucha kentindeki bariz katliamı gösteren rapor ve fotoğraflar gerçekten korkunç. Srebrenitsa Katliamı ve Saraybosna Kuşatması'nın Batı kamuoyunun bilincine kazındığı 1990'ların Yugoslav Savaşları sırasında Batı kamuoyunu harekete geçirmek için kullanılan vahşetleri anımsatıyorlar. Elbette görüntüler her zaman tüm hikayeyi anlatmaz. Örneğin, bir savaş suçunun işlenip işlenmediğini belirlemek için öldürme eylemini kimin, neden ve nasıl gerçekleştirdiğini bilmemiz gerekir. Sonuçta Amerika Birleşik Devletleri yakın dönemdeki iki savaşı sırasında binlerce Iraklı ve Afganı çoğu zaman kazara öldürdü. ABD ya da Avrupa'da çok az kişi bu eylemleri savaş suçu olarak nitelendirebilir. Tüm bunlar, ABD'nin geçen yaz ABD güçlerinin çekilmesi sırasında bir füze saldırısıyla bir Afgan ailesinin yok edilmesinden kendisini aklamasıyla ortaya çıktı. Eyvah. Her suç gibi, bir savaş suçu da kasıt ya da en azından pervasızlık içermelidir. Sivillerin ya da savaş esirlerinin yargılanmadan öldürülmesi ya da bir tür intikam eylemi olarak aşağılanması şüphesiz savaş suçudur. Donetsk Halk Cumhuriyeti komutanı Givi'nin esirlere yönelik belgelenmiş kötü muamelesi, 2017'de suikasta kurban gitmeden önce, Ukrayna'da kendisine karşı yürütülen savaş suçları soruşturmasının temelini oluşturmuştur. Eğer Bucha'da siviller vurulup kasıtlı olarak öldürüldüyse bu şüphesiz bir savaş suçu ve korkunç bir şey olurdu. Ancak Bucha Katliamı olarak adlandırılan olayın Rus Güçleri tarafından değil, daha ziyade Ukraynalıların (ya yerel milisler ya SBU (Ukrayna Güvenlik Servisi) ya da bunların bir kombinasyonu) "sabotajcılara" ve "Rus işbirlikçilerine" karşı acımasız misillemelerinin bir parçası olarak yapıldığına inanmak için inandırıcı nedenler bulunmaktadır. Birincisi, bu durum, esirlerin vurulduğunu, sivillere işkence yapıldığını ve benzerlerini gösteren çok sayıda videonun kanıtladığı gibi, Ukrayna güçlerinin savaş kurallarını ihlal ettiği bir modele uymaktadır. Bucha'daki fotoğraf karelerinin aksine, bu videolar eylemlerin yanı sıra failleri de gösteriyor ki New York Times bile kısa süre önce bunu kabul etti. İkinci olarak, Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskyy, "sabotajcıların" ve "hainlerin" cezalandırılması çağrısında bulunan ve savaşın nihayetinde Ukrayna'nın "Russuzlaştırılması" ile sona ereceğini söyleyen çok sayıda konuşma yaptı. Bunlar, daha aşırıcı unsurları kızıştırma ve cesaretlendirme eğiliminde olacağı aşikâr sert ifadelerdir. Üçüncüsü, Ukrayna'daki atmosfer savaş suçları için elverişli durumda. ABD'deki Anayasanın İkinci Maddesi destekçileri Ukrayna hükümetinin silah dağıtımından anlaşılır bir şekilde memnun olsa da bu silahların bir kısmı suçluların ve disiplinsiz karakterlerin eline geçti. Bu sadece bir dikkatsizlik değildi; Ukrayna savaş deneyimi olan mahkûmları savaşmalarına izin vermek için kasıtlı olarak serbest bıraktı. Tabii ki bu grubun savaş kanunlarına titizlikle bağlı olması beklenemezdi. Ayrıca Ukraynalıların casus ve sabotajcı paranoyası yüzünden birbirlerini öldürdüklerine dair belgelenmiş pek çok kayıt var. Bunun nedenini anlamak yeterince kolay. Ukraynalılar ve Ruslar arasında âdeta bir saç teli kadar fark var ve Doğu'daki pek çok kişi sadece Rusça konuşuyor, Rusya'yı destekliyor ya da en azından Ukrayna rejimi hakkında pek de sevecen olmayan bir tutuma sahip. Bu durum, daha sonra hainlerin ve ülke içindeki düşman ülke yandaşlarının temizlenmesi olarak rasyonalize edilecek olan iç şiddet olasılığını körüklüyor. Dördüncüsü ise, raporların zaman çizelgesi Rusya'nın Bucha Katliamını gerçekleştirip gerçekleştirmediği konusunda ciddi şüpheler uyandırmaktadır. Rus güçlerinin Bucha'yı 30 Mart'ta terk ettiği yaygın olarak kabul edilmekteydi. Ardından, Bucha'nın belediye başkanı 31 Mart'ta katliamlardan, sokaklardaki cesetlerden veya diğer savaş suçlarından hiç bahsetmeden Rusların çekildiklerini mutlulukla ilan etmişti. Son olarak, SBU, sabotajcılara ve hainlere karşı bir "temizlik" operasyonu yürütmek üzere 2 Nisan'da Bucha'ya hareket ettiğini söylemişti. Ölülerin fotoğrafları ancak 2 Nisan'da ortaya çıktı ve Zelenskyy kısa süre sonra uluslararası gazetecilere bir ziyaret düzenlemek için ortaya çıktı. Reuters ve New York Times da 19 Mart'ın başlarında sokaklarda cesetler olduğunu gösteren Maxar uydu görüntülerini yayınladı. Ancak bu, sanıldığı kadar ikna edici değil; iki hafta boyunca dışarıda bırakılan cesetler 2 Nisan fotoğraflarında görülen durumda olmaz, bunun yerine önemli ölçüde çürümüş olurlardı. Eğer Mart ayının başlarında sokakta cesetler varsa -ister savaşçı ister sivil olsun- bunlar 2 Nisan'da sergilenen ölü sivillerden farklı insanlar olmalıdır. Asıl mesele, vahşet hikayelerinin ABD'nin ulusal çıkarlarına hizmet etmeyen başka bir savaşa girmesine yol açıp açmayacağıdır. İster Birinci Dünya Savaşı'nda iddia edilen Belçika Tecavüzü, ister Kosova'daki soykırım ya da Kuveyt'te Irak birliklerinin "bebekleri kuvözlerden çıkarması" olsun, korkunç ve yanlış vahşet hikayeleri Batı'nın gereksiz savaşlara girmesini teşvik etmek için daha önce de kullanıldı. Sıradan ceza soruşturmalarında olduğu gibi, kaynağın suçluluk konusunda yalan söylemek için bir nedeni olup olmadığı her zaman sorulmaya değerdir. Rusya, BM Güvenlik Konseyi aracılığıyla bu olayların bağımsız bir şekilde soruşturulması çağrısında bulundu, ancak mevcut Konsey Başkanı Birleşik Krallık görünüşe göre konseyi toplamayı reddetti. Neden? Ne olduğunu tespit etmenin en iyi yolu bağımsız bir soruşturma değil midir? Elbette burada gerçek ikinci plandadır ve ne Ukrayna ne de Batı, Ukrayna'nın işlediği savaş suçlarının boyutlarını ortaya çıkarmakla ilgilenmez. Aksine, ABD ve AB'nin Rusya'yı zayıflatmak ve cezalandırmak için savaşı uzatmaya yatırım yaptığı açıktır, her ne kadar bir sonraki aşama dâhil olan herkes için çok daha kötü olacak gibi görünse de Kiev hükümeti en son iletişimlerinde Doğu'nun tamamen tahliye edilmesi çağrısında bulundu. Bucha Katliamı olarak adlandırılan olayı kınamak için dökülen onca mürekkebe rağmen, Bucha'da yaşananlardan Vladimir Putin ve Rusya'nın değil de Volodymyr Zelenskyy ve Ukrayna'nın sorumlu olduğu ortaya çıkarsa savaş suçu yargılamaları için yapılan çağrıların ve sorumlu hükümetin gayrimeşru olduğu iddialarının geri çekilip çekilmeyeceği merak ediliyor. Soru kendi kendini cevaplamaktadır.

Asıl vahşet Zelenskyy'nin Neo-Nazileri de içeren birliklerince gerçekleştiriliyor. Ruslar İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman işgalinin yarattığı dehşeti hatırlıyor ve bunların tekrarlanmasını istemiyor. Putin'in Ukrayna hükümetinden, özellikle Azak Alayı'nda bulunan Nazi unsurları temizlemesini talep etmesinin nedeni de bu. Joe Lauria'nın ifade ettiği şekliyle:


Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskyy, dünyanın dört bir yanındaki parlamentoların yanı sıra Grammy Ödülleri ve BM Güvenlik Konseyi'ne video bağlantıları ile sanal bir dünya turu yapıyor ve bazen sıkıntılı sonuçlar doğuruyor. Perşembe günü Zelenskyy, Mariupol şehrinden Neo-Nazi Azak Alayı'nın bir üyesi olan Yunan kökenli Ukraynalı bir askeri beraberinde getirince büyük bir tartışma patlak verdi. Yunanistan, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi işgali altındaydı ve Nazizm'e karşı çetin bir partizan savaşı verdi (sonradan İngiltere ve ABD tarafından ihanete uğradı). Zelenskyy ekrandayken, sadece ilk adını veren adam Parlamento'ya şunları söyledi: "Sizinle Yunan kökenli bir adam olarak konuşuyorum. Benim adım Michail. Büyükbabam İkinci Dünya Savaşı'nda Nazilere karşı savaştı. Ben Mariupol'da doğdum ve şimdi ben de şehrimi Rus Nazilerinden korumak için savaşıyorum." Yunanistan'ın Alman Nazizmi altında çektiği acıların görmezden gelinmesi, Yunan milletvekillerine hitap etmek üzere bir Nazi'nin getirilmesiyle daha da kötü bir hâl almıştır. Zelenskyy daha önce de parlamentolarda yaptığı konuşmalarda bir ulusun tarihine atıfta bulunarak başını derde sokmuştu. Ukrayna'nın bugün yaşadıklarını Holokost'la kıyaslayıp Ukraynalı faşistlerin Holokost'ta oynadığı rolü tamamen görmezden geldiği için İsrail'de infiale neden olmuştu. Salı günü BM Güvenlik Konseyi'nde yaptığı konuşmada Zelenskyy, Rusya'nın İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en kötü savaş suçlarını işlediğini söyledi ve ABD'nin Irak'a karşı tamamen yalanlar üzerine inşa ettiği çok daha büyük saldırganlık suçunu görmezden geldi. Tıpkı Batılı hükümetler ve ana akım medyanın yaptığı gibi, Atina'daki Ukrayna büyükelçiliği de, üniformalarında Waffen-SS Wolfsangel'i taşımalarına ve Nazizm ile açık siyasî bağlarına rağmen Azak Alayı'nın bir Neo-Nazi alayı olduğunu reddetti.

Putin'in bu Nazilerin yeniden hortlamasına karşı yürüttüğü mücadele ve kuşatma altındaki Donbas bölgesinin bağımsız Rus bölgelerini savunması kınanmayı değil takdir edilmeyi hak ediyor.


CIA zulmünün yalanları üzerinden savaşa girme konusunda bizi uyaran büyük Dr. Ron Paul'un bilgeliğine kulak verelim:

Geçtiğimiz hafta NBC News'te, ABD istihbarat topluluğunun doğru olduğuna inanmadığı bilgileri kasten ABD ana akım medyasına Amerikan izleyicisinin tüketmesi için servis ettiğini bildiren sıra dışı bir makale yayınlandı. Başka bir deyişle makale, ABD "derin devletinin" kamuoyunu manipüle edebilmek umuduyla Amerikan halkına aktif bir şekilde yalan söylediğini kabul ettiğini bildirmektedir. NBC News makalesine göre, "birçok ABD'li yetkili, ABD'nin, bilginin doğruluğuna olan güvenin yüksek olmadığı durumlarda bile bilgiyi bir silah olarak kullandığını kabul etti. Hatta zaman zaman caydırıcı etki yaratmak için düşük güvenilirlikteki istihbaratı da kullandıkları ifade edildi..." Okuyucular, Rusya'nın Ukrayna'da kimyasal silah kullanmaya hazırlandığı, Çin'in Rusya'ya askerî teçhizat sağlayacağı, Rusya Devlet Başkanı Putin'in danışmanları tarafından yanlış bilgilerle yönlendirildiği gibi şok edici manşetleri hatırlayacaktır. Tüm bunlar, yanlış oldukları bilinmesine rağmen Amerikan medyasında tekrarlanmak üzere CIA tarafından ortaya atılmıştı. Her şey, bir istihbarat görevlisinin makalede söylediği gibi, "Putin'in kafasının içine girmeye çalışmakla" ilgiliydi. Amaç bu olabilir ama CIA'in gerçekte yaptığı şey, çatışmayla ilgili kamuoyu algısını şekillendirmeye yönelik yanlış bilgilerle Amerika'nın kafasının içine girmekti. Bize Biden Hükümeti'nin anlatısı lehine propaganda yapmak için yalan söylediler. Başkan Kennedy'nin Domuzlar Körfezi sonrası dileğini yeniden gözden geçirmenin zamanı geldi. CIA'in Amerikan halkına Rusya ile savaş propagandası yapmak için yalanları kullanması, bu teşkilatın milyonlarca parçasını rüzgâra savurmak için binlerce nedenden sadece biri.

 

Llewellyn H. Rockwell Jr., Auburn, Alabama'daki Mises Enstitüsü'nün kurucu başkanı, LewRockwell.com'un editörü, Against the Left, Against the State, Fascism versus Capitalism, Speaking of Liberty ve The Left, the Right, and the State kitaplarının yazarıdır.

Çevirmen: xxx

Editör: Fırat Kaan Aşkın

Bu yazı LewRockwell.com sitesinin ''Exposing Some Myths About the Ukraine War'' adlı yazısının çevirisidir.

Not: Bu makale Mises Enstitüsü'nün görüşlerini yansıtmayabilir.
130 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2 Post
bottom of page