top of page

Büyük Sıfırlama ve Büyük Reddiye

Michael Rectenwald - 22.04.2023


Sözlerime odadaki fili (görmezden gelinen aşikâr gerçeği) işaret ederek başlayacağım. Büyük Sıfırlama sadece “aşırı sağcılar” tarafından uydurulmuş bir “komplo teorisi” midir? New York Times’a¹ ve Anti-Defamation League’e² göre Büyük Sıfırlama’nın gerçekte hiçbir dayanağı yoktur. Ya da BBC,³ Büyük Sıfırlama’nın, “öncü fikir adamlarının”⁴ kapitalizmin sıfırlanmasına dayanan “daha eşitlikçi, daha çevreci bir gelecek”⁵ getirmeye yönelik iyi niyetli bir girişimi olduğunu iddia etmektedir. Bu arada Time dergisi de bir sayısını Büyük Sıfırlama’ya ayırarak, onu COVID sonrası tüm sorunlarımızın çözümü olarak âdeta yüceltmiştir.⁶


Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) Kurucusu ve İcra Kurulu Başkanı Klaus Schwab, Büyük Sıfırlama’nın, kapitalizmin COVID kriziyle ortaya çıkan zayıflıklarının yanı sıra iklim değişikliği ve çevresel tahribatın yol açtığı felaketleri ele almak amacıyla başlatılan bir girişim olduğunu öne sürüyor.


Gerçeğin inkâr ile komplo arasında bir yerde yattığını söylemek istemiyorum. Aksine, mimarlarına ve destekçilerine göre Büyük Sıfırlama’nın neleri içerdiğini açıklığa kavuşturmak istiyorum. Bunu yaparken Klaus Schwab ve WEF’e katkıda bulunanların iddialarına, WEF’in ortaklıklarına, ABD’deki ve dünyadaki gelişmelere, önerilerden ve bunların uygulanmasından çıkarılabilecek makul sonuçlara dayanıyorum. Bu süreçte, Büyük Sıfırlama fikrinin sanki kendiliğindenmiş gibi nasıl “komplo teorileri” ürettiğini de göstermeyi amaçlıyorum.


Büyük Sıfırlama’nın ana bileşenlerini ele almadan önce, bu fikrin kısa bir tarihçesine değinmek yerinde olacaktır. Felsefî kökleri çok daha derinlere gitse de, Büyük Sıfırlama fikrinin izleri 1971 yılında European Management Forum (Avrupa Yönetim Forumu) olarak kurulan Dünya Ekonomik Forumu’nun ilk zamanlarına kadar takip edilebilir. Aynı yıl, eğitimli bir mühendis ve ekonomist olan Klaus Schwab, ilk kitabı olan Modern Enterprise Management in Mechanical Engineering’i yayınladı.⁷ Schwab burada, daha sonra “stakeholder capitalism” (paydaşlar kapitalizmi) olarak adlandıracağı kavramı ilk kez ortaya attı ve WEF web sitesinin de belirttiği gibi, “modern bir işletmenin yönetiminin uzun vadeli büyüme ve refaha ulaşmak için sadece hissedarlara değil, tüm paydaşlara hizmet etmesi gerektiğini” savundu.⁸ Schwab ve WEF o zamandan beri “multi stakeholder” (çok paydaşlı) kavramını desteklemektedir. WEF, dünya çapında hükümetler, şirketler, STK’lar, sivil örgütler ve uluslararası yönetişim organları tarafından benimsenen paydaş ve “public-private partnership” (PPP; kamu-özel sektör ortaklığı) söylem ve politikalarının kaynağıdır. Kamu-özel sektör ortaklıkları, COVID krizine verilen yanıtta kilit bir rol oynamıştır ve sözde iklim değişikliği krizine verilen yanıtta da etkili olmaktadır.



Tam olarak “Büyük Sıfırlama” ifadesi, 2010 yılında Amerikan Kent Çalışmaları teorisyeni Richard Florida’nın The Great Reset adlı kitabının yayınlanmasıyla dolaşıma girmiştir.⁹


2014’teki WEF yıllık toplantısında Schwab şu açıklamayı yapmıştı: “Bu yıl Davos’ta yapmak istediğimiz şey ... sıfırlama düğmesine basmaktır.”¹⁰ Bununla dünyanın “neoliberal” kapitalizm ekonomik sistemi üzerindeki hayalî bir sıfırlama düğmesine atıfta bulunmuştu. Sıfırlama düğmesinin grafik bir tasviri daha sonra WEF’in web sitesinde yer alacaktı. 2017 yılında WEF, “Birleşmiş Milletler’in (BM) SDG’lerine (Sustainable Development Goals; Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri) Ulaşmak İçin Küresel İşletim Sistemini Sıfırlamamız Gerekiyor” başlıklı bir makale yayınladı.¹¹



Ardından WEF, Büyük Sıfırlama projesinin temel ilham kaynağı olan COVID-19’u ürkütücü bir şekilde öngören iki etkinlik düzenledi. Mayıs 2018’de WEF, Johns Hopkins Sağlık Güvenliği Merkezi ile işbirliği yaparak bir pandemiye karşı ulusal müdahalenin simülasyonu olan CLADE X Tatbikatı’nı gerçekleştirdi.¹² Tatbikat, Nipah virüsünün genetik unsurlarına sahip yeni bir insan parainfluenza virüsü türü olan CLADE X’in salgınını simüle ediyordu. Homeland Preparedness News’e göre CLADE X simülasyonu, “hem koruyucu bir aşının hem de yıkıcı bir küresel pandeminin yayılmasıyla mücadele için dünya çapında proaktif bir planın eksikliğinin, Dünya genelinde 150 milyon insanın ölümüyle sonuçlandığını göstermiştir.”¹³ Açıkça, küresel bir pandemi için hazırlık yapılması gerektiğini ortaya koyuyordu.


Bir yıldan biraz daha uzun bir süre sonra, Ekim 2019’da, WEF’in esrarengiz öngörüsü tekrar sergilendi, ancak bu sefer daha büyük bir hassasiyetle. WEF, Bill ve Melinda Gates Vakfı’nın yanı sıra Johns Hopkins Üniversitesi ile birlikte Event 201 adı verilen bir başka pandemi tatbikatı düzenledi. Event 201, COVID-19 salgınının uluslararası haberlere konu olmasından iki ay önce ve Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) bunu bir pandemi olarak ilan etmesinden beş ay önce, özgün bir Koronavirüs salgınına verilecek uluslararası tepkiyi simüle etti. Johns Hopkins Sağlık Güvenliği Merkezi’nin tatbikata ilişkin özeti, asemptomatik yayılma olarak adlandırılan durumun açıkça önceden bilinmesi de dâhil olmak üzere, gerçek COVID-19 senaryosuna büyük oranda benzerlik göstermektedir.¹⁴


CLADE X ve Event 201 simülasyonları COVID krizinin hemen her olasılığını, özellikle de hükümetlerin, sağlık kurumlarının, geleneksel medyanın, sosyal medyanın ve halk unsurlarının tepkilerini öngörmüştür. Simüle edilen tepkiler ve etkileri arasında dünya çapında sokağa çıkma yasakları, işletmelerin ve endüstrilerin çökmesi, biyometrik takip ve gözetim teknolojilerinin benimsenmesi, “yanlış bilgi” ve “dezenformasyon” ile mücadele için sosyal medya sansürüne önem verilmesi, sosyal ve eski medyanın “yetkili kaynaklar” ile doldurulması, geniş katılımlı ayaklanmalar ve kitlesel işsizlik yer alıyordu.¹⁵


Bu gaipten haber verir gibi görünen tatbikatlar ve diğer COVID acayiplikleri “plandemi” anlatısına, yani COVID-19 krizinin WEF etrafında toplanan küresel elitler tarafından Büyük Sıfırlamayı başlatmak için bir mazeret olarak sahnelenmiş olabileceği spekülasyonuna katkıda bulunmuştur. Az önce atıfta bulunulan pandemi tatbikatına ek olarak, Swiss Policy Research, WEF’in dijital biyometrik kimlik sistemlerini teşvik etmedeki rolüne, Genç Küresel Liderleri’ni (Young Global Leaders) COVID krizinin yönetiminde önemli rollere ittiğine ve “dijital kimlik için bir başlangıç noktası”¹⁶ olarak çocukların aşılanmasını savunduğuna işaret etmektedir.


13 Haziran 2019’da WEF, BM’nin “Sürdürülebilir Kalkınma İçin 2030 Ajandası” başlıklı çalışmasını ilerletmeye odaklanan bir ortaklık kurmak üzere BM ile bir Mutabakat Beyannamesi imzaladı.¹⁷ WEF kısa bir süre sonra “2030 Ajandası için Birleşmiş Milletler-Dünya Ekonomik Forumu Stratejik Ortaklık Çerçevesi” başlıklı belgeyi yayınladı.¹⁸ WEF, BM’nin iklim değişikliği gündemini “finanse etmeye” yardımcı olma sözü verdi. Bu ortaklık çerçevesi ayrıca WEF’in BM’ye “dijital yönetişim” için varlık ve uzmanlık sağlamak da dâhil olmak üzere “Dördüncü Sanayi Devrimi’nin (Endüstri 4.0) ihtiyaçlarını karşılamasına” yardımcı olmayı taahhüt etmektedir. 2030 Ajandası, BM-WEF ortaklığına uyum sağlamak üzere özel olarak hazırlanmış gibi görünmektedir. Schwab tarafından on yıllar önce ortaya atılan “paydaş” (stakeholder) kavramını benimsemektedir. “Paydaşlar” kelimesi 2030 çözüm metninde en az 13 kez kullanılmıştır. Dolayısıyla Büyük Sıfırlama, kısmen WEF’in 2030 Ajandası’nın sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılmasına katkısı olarak anlaşılabilir.


Haziran 2020’de WEF, Dünya Ekonomik Forumu’nun 51. yıllık toplantısı olarak -COVID krizi nedeniyle ertelenen ve yeniden odaklanılan- Büyük Sıfırlama zirvesini düzenledi ve Büyük Sıfırlama’nın resmen başlatıldığını duyurdu.


COVID-19 krizinden sadece aylar sonra, 19 Temmuz 2020’de ve yıllık toplantıdan sadece bir ay sonra, Klaus Schwab ve Thierry Malleret COVID-19: The Great Reset adlı kitaplarını yayınladılar. Torino Üniversitesi Etik ve Gelişen Teknolojiler Enstitüsü Genel Müdürü Steve Umbrello, manifestoya ilişkin akademik incelemesinde şunları yazdı:


İmkânsız olmasa da, bu konuda bu tezleri öne süren bir kitabın üretilme hızı, kitabın o zamandan beri yarattığı komplocu estetiğe katkıda bulunuyor. Yazarlar kitabı bir ay içinde yazıp yayınlama konusunda şeffaf olsalar da, bu durum ne bu iddiaların doğruluğunu teyit etmekte ne de uygunluğunu sorgulayanların şüphelerini ortadan kaldırmaktadır.¹⁹

DSÖ’nün pandemi ilanı ile kitabın yayınlanması arasındaki kısa süre, Büyük Sıfırlama’yı çevreleyen “komplocu estetiği” besleyen tek faktör değildi. Schwab’ın Malleret ile birlikte kaleme aldığı kitap ve diğer WEF açıklamaları da spekülasyonları körükledi. Ortak yazarlar, görünürde pişmanlık ya da utanç duymadan, COVID-19’un “yakalanabilecek bir fırsat”²⁰ olduğunu ve “dünyamızı yeniden tasavvur etmek için bu eşi benzeri görülmemiş fırsattan yararlanmamız gerektiğini”²¹ ve “bu eşsiz fırsat penceresinden yararlanmak için anın yakalanması gerektiğini” beyan etmektedirler,²² ayrıca “bu şirketler için pandemi, organizasyonlarını yeniden düşünmek ve olumlu, sürdürülebilir ve kalıcı bir değişim gerçekleştirmek için eşsiz bir fırsattır.”²³ ve “kendilerini pandemiye ‘doğal olarak’ dirençli sektörlerde bulacak kadar şanslı olanlar için [Büyük Dijital Teknoloji Endüstrisi gibi], kriz sadece daha katlanılabilir değil, aynı zamanda çoğunluk için sıkıntılı bir zamanda kârlı fırsatlar kaynağı bile oldu”²⁴ diyebilme cüretini göstermişlerdir. Bu son cümle Büyük Sıfırlama’nın genel planı hakkında fikir veriyor olabilir.


 Büyük Sıfırlama, insan yaşamının akla gelebilecek tüm alanlarında sıfırlamaları birleştirmektedir: Bunlar ekonomik, çevresel, jeopolitik, hükümetsel, endüstriyel, teknolojik, sosyal ve bireysel alanları kapsamaktadır.


Büyük Sıfırlama, benim “kurumsal sosyalizm”²⁵ (kârın özelleştirilmesi ve risklerle yanlış uygulamaların toplumsallaştırılması birleştirilerek gerçekleştirilen cani sistem) ve “Çin özellikleri taşıyan kapitalizm”²⁶ olarak adlandırdığım ya da Giorgio Agamben’in daha sonra “komünist kapitalizm”²⁷ olarak adlandırdığı şaşırtıcı bir ekonomik karışımı başlatıyor. Schwab ve ekibi de bu sistemi üstü kapalı bir şekilde “paydaşlar kapitalizmi” olarak adlandırıyor.


Paydaşlar kapitalizmi, şirketlerin davranışlarının “paydaşların” yararına olacak şekilde değiştirilmesini içerir. Bir paydaş, rakipler dışında, kurumsal davranıştan fayda ya da zarar görecek herhangi bir kişi ya da gruptur.


Paydaşlar kapitalizmi sadece iklim değişikliği gibi ekolojik sorunlara kurumsal tepkileri değil, “aynı zamanda [şirketlerin] ekosistemleri içindeki zaten hassas olan topluluklara olan taahhütlerini yeniden düşünmelerini de içerir.”²⁸ Bu, paydaşlar kapitalizminin ve Büyük Sıfırlama’nın “sosyal adalet” yönüdür. Hükümetler, bankalar ve varlık yöneticileri, woke olmayan rakiplerini piyasa dışına itmek için Environmental, Social and Governance (ESG; Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) endeksini kullanmaktadır. ESG endeksi esasen şirketleri derecelendirmek için kullanılan bir sosyal kredi puanıdır. ESG endeksini kullanan kolektivist planlamacılar, üretimin mülkiyetini ve kontrolünü kurallarına riayet etmeyenlerden uzaklaştırmaktadır.


WEF’in pek çok “stratejik ortağından” biri olan²⁹ dünyanın en büyük mal varlığı yöneticisi BlackRock, Inc. Büyük Sıfırlama programının paydaş modelinin arkasında sağlam bir şekilde durmaktadır. BlackRock CEO’su Larry Fink, 2021 yılında CEO’lara gönderdiği bir mektupta “iklim riskinin yatırım riski olduğunu” ve “sürdürülebilir endeks yatırımlarının yaratılmasının, iklim riskini ele almaya daha iyi hazırlanmış şirketlere yönelik büyük bir sermaye ivmesi sağladığını”³⁰ beyan etmiştir. Fink, pandeminin sürdürülebilir yatırımlara yönelik fon akışını hızlandırdığını belirtmektedir:


Tüm paydaşlarınız için kalıcı, sürdürülebilir değer yaratabilirseniz, şirketinizin hissedarları olarak müşterilerimizin bundan fayda sağlayacağına uzun zamandır inanıyoruz... Giderek daha fazla yatırımcı yatırımlarını sürdürülebilirlik odaklı şirketlere yöneltmeyi tercih ettikçe, gördüğümüz tektonik değişim daha da hızlanacaktır. Ve bunun sermayenin nasıl tahsis edildiği üzerinde böylesine dramatik bir etkisi olacağı için, her yönetim ekibinin ve yönetim kurulunun bunun şirketlerinin hisselerini nasıl etkileyeceğini düşünmesi gerekecektir.

Fink’in bu mektubu CEO’lara yönelik bir rapordan çok daha fazlasını içeriyor. Bu üstü kapalı bir tehdittir: Ya woke olursunuz ya da yok olursunuz. Fink böylece paydaşlara meydan okurken Klaus Schwab’ın 2020 Haziran’ındaki tehditkâr sözlerini yinelemiştir: “Amerika Birleşik Devletleri’nden Çin’e kadar her ülke bu sürece katılmalıdır. Petrol ve gazdan teknolojiye kadar her sektör dönüştürülmelidir. Kısacası, kapitalizmin ‘Büyük Sıfırlaması’na ihtiyacımız var.”


Ancak Schwab’ın öğütlerinin aksine, Fink’in “ya woke olursunuz ya da yok olursunuz” sözü Dr. Evil’in komplocu söylemleri olarak görülmemelidir. Fink’in elinin altında en az 10 trilyon dolar sermaye bulunmaktadır. Fink ve şirketi, Schwab ve WEF’in çoğunlukla propaganda ve ivedi telkinlerle destekledikleri şeyi gerçekleştiriyor -Fink’in savunuculuğunun da gösterdiği gibi, bu propaganda ve ivedi telkinlerin oldukça başarılı olduğu kanıtlandı.



Bu arada, ESG endeksine göre yatırım şartı, Biden yönetiminin “ABD İklimle İlgili Finansal Risk Kararnamesi: 14030 sayılı İcra Emri”³¹ ve bir düzine veya daha fazla diğer iklim değişikliği icra emri ile birlikte ABD’de kanun hükmü kazandı. Biden ilk vetosunu da ESG hedeflerine bağlı emeklilik yatırımlarına izin veren bir Çalışma Bakanlığı yönetmeliğinin yürürlükten kaldırılmasını engellemek için kullandı ve böylece federal emeklilik planlarında ESG yatırım şartlarını yürürlükte tutmuş oldu.


Schwab ve Malleret “paydaşlar kapitalizmini” “dayanışma yerine rekabeti, devlet müdahalesi yerine yaratıcı yıkımı ve sosyal refah yerine ekonomik büyümeyi tercih eden ... bir fikirler ve politikalar bütünü”³² olarak tanımladıkları “neoliberalizm” ile karşı karşıya getirmektedir. Paydaşlar kapitalizmi bu nedenle serbest girişim sistemine karşıdır. Bu sadece devlet ve STK’larla kurumsal işbirliği değil, aynı zamanda ekonomide büyük ölçüde artan devlet müdahalesi anlamına gelmektedir. Schwab ve Malleret, “büyük hükümetin geri dönüşünü”³³ sanki hiç ortadan kalkmamış gibi teşvik etmektedir: Eğer “Avrupa ve Amerika’da son beş yüzyıl” bize bir şey öğrettiyse, bunun “akut krizlerin devletin gücünü artırmaya katkıda bulunduğu” olduğunu iddia ediyorlar. “Bu her zaman böyle olmuştur ve COVID-19 pandemisinde de farklı olması için hiçbir neden yoktur.”


Schwab ve ekibi ekonomik sıkıntılarımızın kaynağı olarak karşımıza neoliberalizm kılığındaki korkuluğu dikiyor. Ancak Schwab ve benzerlerinin görünüşte kınadığı şeyin gerçek kaynağı, âdil ve serbest rekabet değildir; onların serbest piyasa sanarak kınadıkları şey aslında endüstrilerin ve endüstrilerdeki aktörlerin hükümet tarafından kayırılması ya da ekonomik faşizm olarak da bilinen korporatizmdir.³⁴ Büyük Sıfırlama, karşı durduğu korporatizmi ya da ekonomik faşizmi büyük ölçüde arttırmaktadır.


Kabul görmüş kurumsal paydaşların tekel olması gerekmese de, Büyük Sıfırlama’nın eğilimi, üretim ve dağıtım üzerinde mümkün olduğunca fazla kontrolü bu kabul görerek tercih edilmiş olan şirketlere verirken, gereksiz ya da zararsız görülen endüstrileri ve üreticileri ortadan kaldırarak paylaşılan tekelleşme yönündedir. Ben bu paylaşılan tekelleşme planından yararlananları “woke kartel” olarak adlandırıyorum.


Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, paydaşlar kapitalizmi sosyalistler tarafından bile sosyalizme ulaşmak için yeni bir yaklaşım olarak görülmüştür.³⁵ Büyük Sıfırlama’nın genel ekonomisini anlamanın iki yolu olarak önerdiğim üzere, paydaşlar kapitalizmi “kurumsal sosyalizm” ya da “Çin özellikleri taşıyan kapitalizm” eğilimindedir.


Merhum tarihçi ve Hoover Enstitüsü akademisyeni Antony C. Sutton, kurumsal sosyalizmi şu şekilde tanımlamıştır:


Yaşlı John D. Rockefeller ve 19. yüzyıldaki kapitalist arkadaşları mutlak bir gerçeğe inanıyorlardı: “Rekabetçi bir laissez-faire toplumunun tarafsız kuralları altında büyük bir parasal servet biriktirilemez.” Büyük servet edinmenin tek kesin yolu tekelcilikti: “Rakiplerinizi kovun, rekabeti azaltın, laissez-faire’i ortadan kaldırın ve hepsinden önemlisi, yandaş ve itaatkâr politikacılar ve hükümet düzenlemeleri yoluyla endüstriniz için devlet koruması sağlayın.” Bu son yol yasal bir tekel sağlar ve yasal bir tekel her zaman zenginliğe yol açar. Bu soyguncu baron şeması aynı zamanda ... sosyalist plandır. Bir şirketin devlet sayesinde elde ettiği tekel ile sosyalist bir devlet tekeli arasındaki fark esasen sadece güç yapısını kontrol eden grubun kimliğidir... Bu şirket yasal tekeli olgusuna -siyasî nüfuz kullanılarak elde edilen piyasa kontrolüne- kurumsal sosyalizm adını veriyoruz.³⁶

Kurumsal sosyalist eğilim, tepede tekeller ve devlet, aşağıda ise çoğunluk için “fiilen var olan sosyalizm” olmak üzere iki katmanlı bir ekonomiye yöneliktir. “Fiilen var olan sosyalizm”, Marx ve müritlerinin iddia ettiği gibi değil, gerçekte olduğu gibi sosyalizmdir.³⁷


“Çin özellikleri taşıyan kapitalizm” Çin Komünist Partisi’nin kendi ekonomik sistemini tanımlarken kullandığı bir ifadedir. Partiye göre, Çin ekonomisinin giderek özelleşmesi, tam sosyalizm-komünizmin sınıfsız toplumuna giden yolda -gerekirse yüz yıl sürecek(!)- geçici bir aşama olacaktı. Parti liderleri Çin’in durumunda Çin özellikleri taşıyan sosyalizmin gerekli olduğunu, çünkü Çin’in sosyalizme geçildiğinde “geri kalmış” bir tarım ülkesi olduğunu iddia ettiler ve hâlâ da bunu savunuyorlar. Çin’in kapitalist bir güçlendirme atışına ihtiyacı olduğu ileri sürüldü.


Sosyalist ideolojik iddialarından arındırılmış Çin özellikleri taşıyan sosyalizm ya da Çin sisteminin kendisi, giderek “kapitalist” ekonomik kalkınma tarafından finanse edilen sosyalist ya da komünist bir devlet anlamına gelmektedir.


Büyük Sıfırlama, Çin sisteminin Batı’daki gelişimini temsil etmektedir, ancak tersinden. Çin siyasî sınıfı sosyalist bir ekonomik ve siyasî sistemle başlayıp daha sonra kâr amaçlı özel üretimi uygulamaya koyarken, Batı bir dereceye kadar kapitalizmle başladı ve şimdi sosyalist bir siyasî sistem uyguluyor. Sanki Batı oligarşisi Çin’de sergilenen “sosyalizme” bakıp “evet, biz de bunu istiyoruz” demiş gibi.


Bu durum, merhum çevreci, Birleşmiş Milletler Müsteşarı, Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın (UNEP) ilk icra direktörü, WEF Vakfı Yönetim Kurulu üyesi ve açık bir sosyalist olan Maurice Strong tarafından da teyit edilmektedir. The Guardian’a verdiği bir röportajda Strong şöyle demiştir:


Saf kapitalizmin işe yaramadığını biliyoruz. Çin’de, sosyalist piyasa ekonomisi olarak adlandırdıkları sistemlerini hedeflerine ulaşmak için oldukça iyi kullandılar... Kendi sosyalizm hedeflerine ulaşmak için kapitalizmin yöntemlerini nasıl kullanacaklarını öğrendiler.³⁸

Büyük Sıfırlama’nın kurumsal paydaşlar modeli, yönetişim ve jeopolitik modeline de sirayet etmektedir: Devletler ve “kamu-özel sektör ortaklıkları” içindeki ayrıcalıklı şirketler, yönetişimin kontrolünü ellerinde tutmaktadır. Bu yapılandırma, ulusal hükümetlerin bileşenlerine karşı büyük ölçüde sorumsuz bir şirket-devlet melezi ortaya çıkarmaktadır.


Çok uluslu şirketler ve hükümetler arasındaki bu samimi ilişki bazı solcuların bile tepkisini çekmiştir.³⁹ Bazıları BM-WEF ortaklığının ve WEF’in yönetişim modelinin BM’nin 2030 Ajandası’nın özelleştirilmesini temsil ettiğini, WEF’in masaya şirket ortakları, para ve Endüstri 4.0 konusunda sözde uzmanlık getirdiğini belirtmektedir. Ve WEF’in yönetişim modeli BM’nin çok ötesine uzanarak dünya çapındaki hükümetlerin anayasalarını ve tutumlarını etkilemektedir. Bu gasp, siyaset bilimci Ivan Wecke’nin WEF’in dünya sistemini yeniden tasarlamasını “küresel yönetişimin şirketlerce ele geçirilmesi”⁴⁰ olarak adlandırmasına yol açmıştır.


Bu doğrudur, ancak WEF modeli aynı zamanda özel sektörün devletleştirilmesini de temsil etmektedir. Schwab’ın paydaşlar kapitalizmi ve çok paydaşlı yönetişim modeli altında, yönetişim yalnızca giderek daha fazla özelleştirilmekle kalmıyor, aynı zamanda ve daha da önemlisi, şirketler hükümetlere ve hükümetler arası organlara önemli eklentiler olarak vekâlet etmektedir. Böylece devlet, devasa şirket varlıklarının eklenmesiyle genişletilmekte, güçlendirilmekte ve büyütülmektedir. Bunlar arasında, uyumlu, yandaş ve itaatkâr olmayanların dışlanması için “sürdürülebilir kalkınma”ya yönelik fonların yanı sıra vatandaşları izlemek ve kontrol etmek için Büyük Data, Yapay Zeka ve 5G kullanımı da yer almaktadır. COVID aşı rejimi örneğinde devlet, Büyük İlaç Endüstrisi’ne tekel koruması ve sorumluluktan muafiyet tanıyarak baskı gücünü artıracak bir araç sağlamıştır. Bu şekilde, kurumsal paydaşlar benim “yönetseller”⁴¹ (governmentalities) olarak adlandırdığım, yani sinir bozucu seçmenlere hesap verme zorunluluğu olmaksızın devlet aygıtları olarak kullanılan “özel” kuruluşlar hâline gelmektedir. Bu şirketler çok uluslu olduklarından, “tek dünya hükümeti” resmiyet kazansa da kazanmasa da, devlet esasen küresel boyuta ulaşmaktadır.


Ekonomik ve idari sıfırlanmalar yeterince dramatik değilmiş gibi, teknolojik sıfırlanma da distopik bir bilim kurgu romanı gibi karşımıza çıkmaktadır. Bu romanın hikâyesi, Endüstri 4.0’ı temel almaktadır. Endüstri 4.0’ın sırasıyla mekanik, elektronik ve dijital olmak üzere birinci, ikinci ve üçüncü endüstri devrimlerini takip ettiği söylenmektedir.⁴² Endüstri 4.0 dijital devrim üzerine inşa edilmiştir, ancak Schwab Endüstri 4.0’ı Büyük Data, Yapay Zeka (AI), Makine Öğrenme, Kuantum Hesaplama ve Genetik, Nanoteknoloji ve Robotik (GNR) dâhil olmak üzere mevcut ve yeni ortaya çıkan alanların katlanarak artması ve birleşmesi olarak görmektedir. Bunun sonucunda fiziksel, dijital ve biyolojik dünyalar birleşmektedir. Bu kategorilerin bulanıklaşması, nihayetinde “insan olmanın ne anlama geldiği” de dâhil olmak üzere kendimizi ve dünyayı anladığımız ontolojilere meydan okumaktadır.⁴³


Belirli uygulamalar arasında her yerde bulunan bir İnternet, Nesnelerin İnterneti (Internet of Things; IoT), Bedenlerin İnterneti (Internet of Bodies; IoB), otonom araçlar, akıllı şehirler, robotlar, nanoteknoloji, biyoteknoloji, genetik mühendisliği ve daha fazlası yer almaktadır.


Schwab, Endüstri 4.0 için belirli bir vizyonu teşvik ederken, formülasyonlarında orijinal bir şey yoktur. Diğerlerinin yanı sıra Vernor Vinge ve Ray Kurzweil gibi Transhümanistler ve Tekillikçiler, Schwab’ın müjdelemesinden çok önce bu ve daha devrimci gelişmeleri öngörmüşlerdir.⁴⁴ Schwab’ın ve WEF’in yeni teknolojik devrimi ele alışının önemi, onu belirli bir amaç için, muhtemelen “daha eşitlikçi, daha çevreci bir gelecek” için kullanma girişimidir.


Ancak mevcut Endüstri 4.0 gelişmeleri geleceğe dair herhangi bir gösterge ise, Schwab’ın açıklamaları en iyi ihtimalle örtbas etme, en kötü ihtimalle de ikiyüzlülük anlamına gelmektedir. Bu gelişmeler hâlihazırda kullanıcılara öngörülen haberleri ve reklamları besleyen ve yasaklı içeriği düşük derecelendiren veya kapsam dışı bırakan İnternet algoritmalarını; sosyal medya içeriğini sansürleyen ve “tehlikeli” bireyleri ve kuruluşları dijital gulaglara gönderen algoritmaları; kullanıcı arama motoru girdilerine veya uygunsuz olarak nerede bulunduklarına ilişkin anahtar kelime ve coğrafi konum bilgisine dayalı polis emirlerini;⁴⁵ yüz tanıma yazılımlarını ve kişileri yürüyüş tarzları, nefes alma şekilleri ve irisleriyle tanımlayan diğer teknolojileri içermektedir;⁴⁶ ayrıca Endüstri 4.0’ın panoptikon tezahürlerinden birkaçını saymak gerekirse, bunlar, COVID veya diğer pandemi karşıtı şüphelileri izleyen ve takip eden, ihlalcileri polise bildiren ve bankacılık, ulaşım ve kamusal hayata erişimlerini engelleyen uygulamalar;⁴⁷ aşı olmayanları ve diğer muhalifleri, direnişçileri tespit etmek ve toplamak için QR kod tarayıcılara sahip robot polisler;⁴⁸ ve herkesin izlenecek, gözetlenecek ve kaydedilecek dijital bir varlık olduğu, her hareketine ilişkin verilerin toplandığı, harmanlandığı, depolandığı ve dijital bir kimliğe ve sosyal kredi puanına⁴⁹ eklendiği akıllı şehirlerdir.


Kısacası, Endüstri 4.0 teknolojileri, insanları Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) gözetimini çocuk oyuncağı gibi gösteren bir teknolojik yönetime tâbi tutmaktadır. Schwab, beyinleri doğrudan buluta bağlayan, düşünce ve hafızanın “data madenciliğini” mümkün kılan, özerkliği tehdit eden ve özgür iradenin her türlü görünümünü baltalayarak karar verme üzerinde teknolojik bir hâkimiyet sağlayan gelişmelerden övgüyle söz etmektedir. Endüstri 4.0, insanlar ve makinelerin birleşmesini hızlandırarak genetik bilgi de dâhil olmak üzere tüm bilgilerin paylaşıldığı ve her eylemin, düşüncenin ve bilinçdışı motivasyonun bilindiği, tahmin edildiği ve hatta muhtemelen engellendiği bir dünya ile sonuçlanmaktadır. Kurumsal sosyalist teknokratların elinden alınmadığı sürece, Endüstri 4.0 beden ve zihin için sanal, kaçınılmaz bir hapishane oluşturacaktır.


Toplumsal düzen açısından, Büyük Sıfırlama “ortak bir kaderin”⁵⁰ “kapsayıcılığına katılımı” vaat etmektedir. Ancak “netizenlerin” (internet vatandaşlarının) boyun eğdirilmesi küresel ölçekte ekonomik ve siyasî haklardan mahrumiyet, kendine ve başkalarına karşı aşırı bir teyakkuz ve sosyal izolasyon -ya da Hannah Arendt’in tabiriyle “örgütlü yalnızlık”⁵¹- anlamına gelmektedir. COVID çağında bu örgütlü yalnızlık, kapanma, maske takma, sosyal mesafe koyma ve “aşılanmamışların” dışlanması şeklinde tezahür etti. Mart 2020’de Reklam Konseyi tarafından hazırlanan ve dağıtılan “Alone Together” kamu spotu, örgütlü yalnızlığı kısa ve öz bir şekilde tasvir ediyordu.⁵²


Google Archipelago adlı kitabımda, sol otoriterliğin Büyük Dijital Endüstri olarak adlandırdığım şeyin siyasî ideolojisi ve işleyiş biçimi olduğunu ve Büyük Dijital Endüstri’nin yeni şekillenmekte olan bir dünya sisteminin öncüsü olduğunu ileri sürmüştüm. Büyük Dijital Endüstri, gelişmekte olan bir kurumsal sosyalist totalitarizmin iletişimsel, ideolojik ve teknolojik koludur. Büyük Sıfırlama, o zamandan beri bu dünya sistemini kurma projesine verilen isimdir.


Sonuç: Büyük Reddiye

Gördüğümüz gibi, Büyük Sıfırlama efsanevi boyutlarda, çok pençeli, çok başlı bir hidradır. Bu ucube canavarlık, hayatın akla gelebilecek her alanına karışmış durumdadır. Büyük Sıfırlama projesi şimdiden neredeyse tüm endüstrilere, çok uluslu şirketlere, yerel ve merkezî hükümetlere ve kişisel yaşamlarımıza ulaşmış ve bunların davranışlarını değiştirmiştir. Bilgi teknolojisi ve biyoteknoloji sektörlerini kullanarak tüm dünyayı etkisi altına almaktadır. Bir başı kestiğimiz anda, yerine bir başkası büyümektedir.


Dolayısıyla, Büyük Sıfırlama bir olmuş bitmiş bir şey gibi görünebilir. Ancak durum böyle değil. Eğer şimdi harekete geçersek bu frenleri patlamış yıkıcı gücü hâlâ durdurabiliriz. Köprünün altından çok sular akmış olsa da, proje hâlâ devam ediyor. İvme bize karşı olsa da, ortaya çıkmakta olan felaketi önlemek ve bu küresel hegemonyanın çok yönlü prangalarından kurtulmak için hâlâ zamanımız var.


Peki ne yapabiliriz? Yapabileceğimiz belirli eylemleri içeren bir plan hazırladım.


Büyük Sıfırlamayı Durdurmak için Dokuz Maddelik Plan


  1. CBDC’yi, yani Merkez Bankası Dijital Para Birimleri’ni reddedin.

  2. Bedenlerin İnterneti (IoB) teknolojilerini, bedeninize cihaz yerleştirilmesini, Metaverse’i ve transhümanizmi reddedin.

  3. Dijital hüviyeti reddedin. - “Kapsayıcılık” (inclusion) totalitarizm anlamına gelir.

  4. Serbest piyasayı uygulayın. - Devlete olan bağımlılığı azaltın veya ortadan kaldırın. - Çoğu eğitim kurumu da dâhil olmak üzere tüm müesses nizam kurumlarından mümkün olduğunca uzaklaşın. - Mümkün olduğunca girişimci olun ve girişimci kalın. - Yerel olarak, çiftçi pazarlarından, mandıralardan, çiftliklerden alışveriş yapın. - Paralel yapılar, paralel ekonomiler, paralel para birimleri ve sosyal ağlar kurun.⁵³ - Özgürlük hücreleri ve benzeri bağımsız topluluklara katılmayı düşünün.⁵⁴

  5. ESG hisse senetlerini ve ESG endeksli hisse senetlerini içeren elektronik yatırım fonlarını (Electronically Traded Funds; ETF’ler) elden çıkarın.

  6. ESG raporlaması yapan bankalardan paranızı tamamen çekin ve ESG raporlaması yapan sigorta şirketlerinden sigorta satın almaktan kaçının.⁵⁵

  7. Aşağıdakileri yapmaları için hükümet temsilcilerine aşırı baskı uygulayın: - Ulusal egemenliği ve bireysel hakları korumak; - Dünya Ekonomik Forumu’ndan (WEF) ve tüm uzantılarından ayrılmak ve ayrılmak;⁵⁶ - Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü’nden çekilmek; - Kamudan emekli maaşlarını ve diğer emekli maaşlarını ESG’ye endeksli hisse senetlerinden çekmek ve BlackRock, Inc., State Street, Vanguard Group gibi ESG’ye yatırım yapan mal varlığı yöneticilerinden ve diğerlerinden çekilmek;⁵⁷ - ESG yatırımlarına karşı antitröst yasaları çıkarmak.⁵⁸

  8. Elitlerin küreselci gündemden ayrılmalarını teşvik edin. - Ahlâkî, etik veya ekonomik nedenlerle gündeme karşı çıkabilecek elitleri siz belirleyin ve onlara e-postalar, mektuplar yazarak ve bu dokuz maddelik planı ellerine tutuşturarak hitap edin. Bu plan The Great Reset and the Struggle for Liberty (Büyük Sıfırlama ve Özgürlük Mücadelesi) adlı kitabımda yer almaktadır.

  9. Benzer düşünen bireylerle ağ kurun ve bu planı dijital ve analog olarak yayın.


Sonuç olarak, bu adımlar benim Büyük Reddiye olarak adlandırdığım şeyin bir parçasıdır. Bu Büyük Reddiye için ilham kaynağımız olarak klasik Paddy Chayefsky senaryosu Network’ün ikonik karakteri Howard Beale’i alabiliriz. Mesajını televizyon aracılığıyla iletmesine rağmen, bu haydut haber spikeri izleyicilerini televizyonlarını kapatmaya, pencerelerini açmaya ve “Çok kızgınım ve buna daha fazla katlanmayacağım!” diye bağırmaya teşvik ediyordu. Her ne kadar izleyicileri, televizyonları andıran pencerelerinin dikdörtgen kutularıyla çerçevelenmiş ve böylece Beale’in kendisini kopyalamış olsalar da, Beale’in bireysel ve kolektif izleyicileri yine de birbirlerine ve seçkinlere açık bir çağrıda bulunmuşlardır.



Howard Beale’inki gibi bizim Büyük Reddiyemiz de hem bireysel hem kolektiftir, ancak bir devrim çağrısı değildir. Bizi tamamen çaresizliğe mahkum etmek isteyen yıkıcı elitlerin devrimci planlarına karşı bir karşı-devrim çağrısıdır. Bu seçkinler demokrasi de dâhil olmak üzere tüm hükümet sistemlerini altüst etmiş ve kendi entrikalarına ve medyanın sürekli gaslighting (kendinden şüphe ettirme) bombardımanına maruz kalan tutsaklar için dünya çapında bir hapishane kurmuşlardır.


Bu bir tatbikat değil. Artık buna gerçekten katlanamayız. Bunu yaparsak, özgürlüğümüzü ve çocuklarımızın, torunlarımızın özgürlüğünü teslim etmiş oluruz. Büyük Reddiyemiz Howard Beale’inki gibi görkemli nutuk ve yakarışlar şeklinde olmayabilir. Ancak yine de itaatsizliğimizi ilan etmeli ve hayata geçirmeliyiz. Yaratılmakta olan bir trajediyi komediye dönüştürmeye, yani Shakespeare’in terimleriyle, yüksek mevkilerdeki olağanüstü kötülüklerin temizlenmesi yoluyla dünyaya yeniden düzen getirmeye çalışmalıyız.


Bu, başka bir “ütopik” plana karşı ütopik bir plan değildir. Biz mükemmeli değil, aklı arıyoruz -her ne kadar Howard Beale gibi bize de deli denilecekse de. Ancak elitlerin ve onların yardakçılarının bizi bu tür sıfatlarla yıldırmalarına izin vermemeliyiz. Kurtarmamız gereken bir dünya var.


Dipnotlar:

1. Davey Alba, “The Baseless ‘Great Reset’ Conspiracy Theory Rises Again,” New York Times, 17 Kasım 2020.

2. “‘The Great Reset’ Conspiracy Flourishes Amid Continued Pandemic,” Anti-Defamation League, 29 Aralık 2020.

3. BBC Monitoring ve BBC Reality Check, “What Is the Great Reset - and How Did It Get Hijacked by Conspiracy Theories?” BBC News, BBC, 23 Haziran 2021.

4. “Leading Thinkers to Meet in Dubai for Great Narrative Meeting,” Dünya Ekonomik Forumu (WEF), 28 Eylül 2021.

5. Klaus Schwab ve Thierry Malleret, COVID-19: The Great Reset (Cenevre: Forum Publishing, 2020), s. 57.

7. “Klaus Schwab,” Dünya Ekonomik Forumu, erişim tarihi: 27 Ekim 2021.

8. “Klaus Schwab,” Dünya Ekonomik Forumu, erişim tarihi: 27 Ekim 2021.

9. Richard L. Florida, The Great Reset: How New Ways of Living and Working Drive Post-Crash Prosperity, New York, NY: HarperCollins, 2010.

11. Homi Kharas, “We Need to Reset the Global Operating System to Achieve the SDG. Here’s How,” Dünya Ekonomik Forumu, 13 Ocak 2017.

12. Julia Cizek, “Clade X, a Tabletop Exercise Hosted by the Center for Health Security,” Johns Hopkins Sağlık Güvenliği Merkezi, 7 Ocak 2019.

13. Kim Riley, “Mock Clade X Pandemic Decimates Human Population; Denotes Global Pre-Planning Needs,” Homeland Preparedness News, 21 Mayıs 2018.

14. JHCHS web sitesi, “The Event 201 Scenario: A Pandemic Tabletop Exercise,” Johns Hopkins Center for Health Security, 18 Ekim 2019.

16. “The WEF and the Pandemic,” Swiss Policy Research, 27 Ekim 2021.

17. “World Economic Forum and UN Sign Strategic Partnership Framework,” World Economic Forum, erişim tarihi: 27 Ekim 2021; “Transforming Our World: The 2030 Agenda for Sustainable Development | Department of Economic and Social Affairs,” Birleşmiş Milletler. Birleşmiş Milletler, erişim tarihi: 27 Ekim 2021.

19. Steven Umbrello, “Should We Reset? Klaus Schwab ve Thierry Mülleret’s COVID-19: The Great Reset,” The Journal of Value Inquiry, 17 Şubat 2021, 1-8, s. 7.

20. Schwab ve Malleret, COVID-19: The Great Reset, s. 57.

21. Schwab ve Malleret, COVID-19: The Great Reset, ss. 18-19.

22. Schwab ve Malleret, COVID-19: The Great Reset, s. 143.

23. Schwab ve Malleret, COVID-19: The Great Reset, s. 173.

24. Schwab ve Malleret, COVID-19: The Great Reset, s. 204.

25. Michael Rectenwald, Google Archipelago: The Digital Gulag and the Simulation of Freedom, Nashville, TN: New English Review Press, 2019, ss. 54-65, 123-124; Michael Rectenwald, “The Great Reset, Part II: Corporate Socialism,” Mises Wire, 31 Aralık 2020, https://mises.org/library/great-reset-part-ii-corporate-socialism.

26. Michael Rectenwald, “The Great Reset, Part III: Capitalism with Chinese Characteristics,” Mises Wire, 28 Aralık 2020.

27. Giorgio Agamben, “Communist Capitalism,” Ill Will, 15 Aralık 2020.

28. Dünya Ekonomik Forumu, “The Bold Steps Business Leaders Must Take On Social Justice,” Forbes Magazine, 26 Ocak 2021.

29. “Strategic P,” Dünya Ekonomik Forumu, erişim tarihi: 27 Ekim 2021.ım 2021.

30. Larry Fink, “Larry Fink CEO Mektubu,” BlackRock, Inc. Erişim tarihi: 9 Mart 2021.

31. “A Roadmap to Build a Climate-Resilient Economy,” whitehouse.gov, erişim tarihi: 27 Ekim 2021.

32. Schwab ve Malleret, COVID-19: The Great Reset, s. 78.

33. Schwab ve Malleret, COVID-19: The Great Reset, s. 89.

34. Thomas J. DiLorenzo, “The Rise of Economic Fascism in America,” Mises Wire, 27 Ağustos 2021.

35. David Campbell, “Towards a Less Irrelevant Socialism: Stakeholding as a ‘Reform’ of the Capitalist Economy,” Journal of Law and Society 24, no. 1 (1997): 65-84.

36. Antony C. Sutton, Wall Street and FDR: the True Story of How Franklin D. Roosevelt Colluded with Corporate America. Forest Row: Clairview Books, 2013, Bölüm 5.

37. Roger Scruton, Palgrave Macmillan Dictionary of Political Thought, 3d ed. (New York: Macmillan Publishers, 2007), s.v. “Actually existing socialism.” Credo Referansı.

38. Leo Hickman, “Maurice Strong on Climate ‘Conspiracy’, Bilderberg and Population Control,” The Guardian, 23 Haziran 2010.

39. Steven Umbrello, “Should We Reset?”; Steffen Roth, “The Great Reset. Restratification for Lives, Livelihoods, and the Planet,” Technological Forecasting and Social Change 166 (3 Şubat 2021), ss. 1-8; Alexander Trauth-Goik, “Repudiating the Fourth Industrial Revolution Discourse: A New Episteme of Technological Progress,” World Futures 77, no. 1 (2020), ss. 55-78; Kasper Schiølin, “Revolutionary Dreams: Future Essentialism and the Sociotechnical Imaginary of the Fourth Industrial Revolution in Denmark,” Social Studies of Science 50, no. 4 (2019), ss. 542–566.

40. Ivan Wecke, “Conspiracy Theories Aside, There Is Something Fishy About The Great Reset,” openDemocracy, 16 Ağustos 2021.

41. Michael Rectenwald, “The Google Election,” Mises Wire, 10 Kasım 2020.

42. Klaus Schwab, The Fourth Industrial Revolution (New York: Crown Business, 2016), ss. 6-8.

43. Schwab, The Fourth Industrial Revolution, s. vii.

44. Ray Kurzweil, The Singularity Is Near: When Humans Transcend Biology (Londra: Duckworth, 2006).

46. Dake Kang, “Chinese ‘Gait Recognition’ Tech Ids People by How They Walk,” The Associated Press, 6 Kasım 2018.

47. Tessa Wong ve BBC Çince, “Henan: China COVID App Restricts Residents after Banking Protests,” BBC News, 14 Haziran 2022.

49. Michael Rectenwald, Google Archipelago: The Digital Gulag and the Simulation of Freedom, Nashville, TN: New English Review Press, 2019, sayfa 128-147.

50. “Stakeholder Capitalism: A Manifesto for a Cohesive and Sustainable World,” Dünya Ekonomik Forumu Blogu, 14 Ocak 2020, .

51. Hannah Arendt, The Origins of Totalitarianism, New Ed. with Added Prefaces, New York, NY: Harcourt Brace Jovanovich, 1973, s. 478.

52. “COVID-19 PSA - Alone Together - Youtube,” 24 Mayıs 2020.

54. Freedom Cells, erişim tarihi: 21 Eylül 2022.

55. Ulusal bankaların çoğu ESG trendine uyum sağlamış durumda, ancak birçok kredi birliği ile yerel ve bölgesel bankalar da bu trendde. Bu bankaların bir listesi için bakınız Amy Bergen, “15 Banks Putting Social Responsibility First: MONEYUNDER30,” Money Under 30, 1 Haziran 2022. Banka adını ve “ESG”yi aratarak bankanızı kontrol edin.

56. ABD Temsilciler Meclisi’ndeki Cumhuriyetçiler tarafından tam da bunu yapmak üzere bir yasa tasarısı sunuldu. H.R. 8748 sayılı “The Defund Davos Act” (Davos’u Feshetme Kanunu) başlıklı tasarıda şöyle denmektedir: “Dışişleri Bakanlığı, Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Kalkınma Ajansı [USAID] ya da başka herhangi bir bakanlık ya da kurum için mevcut olan hiçbir fon Dünya Ekonomik Forumu’na finansman sağlamak için kullanılamaz.” Scott Perry, Tom Tiffany ve Lauren Boebert, “H. R. 8748: To Prohibit Funding for the World Economic Forum,” Congress.gov, 26 Ağustos 2022. Ayrıca bakınız Natalie Winters, “New: ‘Defund Davos’ Bill Would Deny World Economic Forum Taxpayer Cash,” The National Pulse, 29 Ağustos 2022.

57. Bu çaba hâlihazırda devam etmektedir. Bkz: “19 ABD Başsavcısından BlackRock Inc. CEO’su Laurence D. Fink’e,” Texas Başsavcısı, 4 Ağustos 2022. Florida Valisi Ron DeSantis, eyalet emeklilik yatırımlarından ESG değerlendirmelerini çoktan kaldırdı. Bakınız “Governor Ron DeSantis Eliminates ESG Considerations from State Pension Investments,” Florida Governor Ron DeSantis, 23 Ağustos 2022.

58. ESG endekslemesi pekâlâ bir antitröst ihlali teşkil edebilir. Bkz: Mark Brnovich, “Opinion | ESG May Be an Antitrust Violation,” The Wall Street Journal, 6 Mart 2022. Sektör uzmanları bile “riski” kabul etmektedir. Bakınız “ESG Çabaları ve Antitröst Yasası Arasındaki Kesişim: Vinson & Elkins LLP’den İçgörüler” Vinson & Elkins, 14 Temmuz 2022.


 

Michael Rectenwald, The Great Reset and the Struggle for Liberty (2022), Thought Criminal (2020), Beyond Woke (2020), Google Archipelago (2019), Springtime for Snowflakes (2018) ve Nineteenth-Century British Secularism (2016) başta olmak üzere on iki kitabın yazarıdır. 2008’den 2019’a kadar New York Üniversitesi’nde profesör olarak görev yapmıştır. Sosyalizm-komünizm, sosyal adalet, faşizm ve politik doğruculuk gibi her türlü otoriterlik ve totalitarizm biçimlerine karşı uzman bir ifade özgürlüğü savunucusudur. Profesör Rectenwald, birçok büyük kanalın siyaset, ekonomi ve diğer konulardaki talk show programlarına (Tucker Carlson Tonight, Fox & Friends, Fox & Friends First, Varney & Company, The Glenn Beck Show), ortak radyo programlarına (Glenn Beck ve pek çok diğerleri), YouTube programlarına ve podcast’lere (bkz. Mises Media) katılmıştır. Akademik ve bilimsel makaleleri Quarterly Journal of Austrian Economics, Academic Questions, Endeavour, British Journal for the History of Science, College Composition and Communication, International Philosophical Quarterly, De Gruyter Antolojileri (Amerika Birleşik Devletleri’nde Organize Sekülerizm konulu yayınlar) ve diğer dergilerde yayınlanmıştır. Kendisine websitesi, e-postası ve Twitter hesabı üzerinden, kitaplarının büyük bir kısmına da kütüphanemiz üzerinden ulaşabilirsiniz.

Çevirmen: Fırat Kaan Aşkın

Bu yazı, Michael Rectenwald’ın “The Great Reset and the Grand Refusal” başlıklı konuşmasının kendi sitesindeki transkriptinden tercüme edilmiştir.
111 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2 Post
bottom of page