top of page

Tarafsızlığın Erdemi: Ukrayna-Rusya Krizinde Taraf Seçme Baskısına Direnmek

03/14/2022 - Alice Salles

Müdahale etmemek iyi bir ABD dış politikası reçetesinden daha fazlasıdır. Rusya-Ukrayna Savaşı söz konusu olduğunda, Amerika'nın tarafsızlığı tamamen vatansever bir tutum içerisinde değerlendirilecektir. Nutuk atanlara karşı direniş, otantik topluluk ve özgürlüğün oluşumu için esastır.


Medyanın Rusya-Ukrayna ihtilafını örtbas etme girişimine bakarsak bunun vekâlet savaşı gibi görünmediği sonucuna varabiliriz. Nasıl oluyor da on milyonlarca Amerikalı, yirmi yıl önce Afganistan ve Irak'taki savaşlarda olduğu gibi bu denizaşırı olayları görünüşte içselleştirdi?


Bayrağın renkleriyle aydınlatılan kültürel simge yapılar artık sosyal medya avatarlarının üzerinde yer alıyor. Bu yer alan bayrak ise Ukrayna bayrağı, tabii ki de Amerikan bayrağı değil.


Ancak günün renklerine uymayan biri, yalnızca otoriteler tarafından değil, kendi yurttaşları tarafından da çöpe atılma(dışlanma, linç edilme) riskiyle karşı karşıya. Tulsi Gabbard, savaştan kaçınılmasını dilediği için hain ilan edildi. Tucker Carlson ise bir kez daha linç çetesinin hedefi oldu.


Glenn Greenwald geçenlerde şöyle yazdı:

Bu gelişmeye kimse şaşırmamalı. Bu bir uzatma - hayır, tüm covid sahtekarlığının bir tırmanışı. Günün uydurulmuş krizi ne olursa olsun, onun gerçek olduğunu kabul etmezseniz veya büyük ortodoksiye meydan okursanız, o zaman sahte haber satıcısı, kinci, aşırılıkçı, yerli terörist veya daha kötüsü olarak etiketlenirsiniz.

Krizler hükümet gücünü artırır. Bu her zaman böyle olmuştur. James Madison'ın dediği gibi, savaşın “çoğunluğu azınlığın egemenliği altına soktuğu” sayısız yolu vardır ve yakın zamanda ise bu ortadan kaybolmayacaktır.


Mevcut durumumuzu tanımlayan şey, ahlaki paniğin(Moral Panic Theory) bir sivil orduyu harekete geçirmek için nasıl kullanıldığıdır.


Bir savaş gerekli uyumu sağlar, ayrıca hiçbir Amerikalının doğrudan savaşa dahil olup kanı dökülmesi gerekmez. Rusya-Ukrayna Savaşı, hükümetin ve toplumdaki yerleşik güç merkezlerinin yanlış görüşe sahip Amerikalıları şeytanlaştırmak için kullanabileceği kolay bir kriz yönetimidir.


Her iki taraftaki güçlü görüşlere rağmen, Amerikalılar dış politikada gerçekten söz sahibi değiller. 2016 cumhurbaşkanlığı seçimleri, uzun zamandır ilk defa adaylar arasında en azından retorik olarak bu kadar anlamlı bir uçurum oldu. 2020'de Başkan Donald Trump ile aday Joe Biden arasındaki dış politika tartışması iptal edildi.


Sorunun devamında: Amerikalıları bu kadar hareketlendiren bu Rusya-Ukrayna savaşında ne var? Cumhuriyetçi ve Demokrat seçmenlerin sağlam çoğunluğu, Ukrayna üzerinde ABD tarafından uygulanan uçuşa yasak bölgeyi destekliyor. Bu, nitekim ABD'nin Rusya ile savaşta olduğu anlamına gelmektedir.


Amerikalıların neden daha fazla savaş için can attığının cevabı muhtemelen karmaşıktır, ancak oradaki durum hakkında genellikle basit görüşlere sahip oldukları açıktır. İnsanlar, son olayları "daha küçük bir ülkeyi" işgal eden "daha büyük bir ülke" olarak özetleyen ve "temelde, bu yanlış" diye yorumladığı için Başkan Yardımcısı Kamala Harris'le dalga geçti. Ancak hedef kitle muhtemelen Harris'in analizini takdir etti.


Uçuşa yasak bölgeler ve ABD yaptırımları için bu karmaşık vakalar, daha duygusal bir tepki yaratmak dışında pek farklı görünmüyor. Bu bir demokrasi mücadelesidir. Özgürlük içindir. ABD zorbalara ve nefrete karşı durmalıdır. Bu moda olmuş içi boş kelimelerle amaca ulaşmak yolunda adım atılıyor.


1953'te Robert Nisbet, Quest for Community adlı kitabında “savaşın ahlaki bir anlam duygusu yaratma gücünün yirminci yüzyılın en korkutucu yönlerinden biri olduğunu” yazdı.


Bu, 21. yüzyıla kadar hız kesmeden devam etti. Nisbet'in bahsettiği “savaşın derin ahlaki zorunluluğunu” iki yıldan fazla bir süredir covid, kişisel bir şekilde hepimize gösterdi. Flatten the Curve(Eğriyi Düzleştirme)'de vatandaşlar birbirlerini ya da en azından bazıları diğerlerini denetledi. İnsanlar, Fauci çizgisini takip etmeyenlerin ölümünü genellikle sosyal medyada, bazen de kamuoyunda, bilmeden kamera önünde diledi.


Chris Hedges, 2002 tarihli War Is a Force That Gives Us Meaning adlı kitabında benzer bir fenomenden söz etmişti. Peki neden toplumumuz kuruluşu kucaklayan anlamlar için bu kadar çaresiz? Bir milleti birbirine bağlayan sosyal yapılarda derin bir şeylerin eksik olduğu açıktır.


Bu, maskeleri çıkarma konusundaki isteksizliği açıklıyor. Takanlara göre bu statü, bir topluluğa ait olma duygusunu gösteriyor. Aynısı, siyasi yelpazedeki diğer performatif eylemler için de geçerli. Daha büyük bir çağrıya, yüce bir hedefe ya da ortak iyiliğe göre yaşıyor olarak görüleceğinize inanmak iyi hissettiriyor.


Üçüncü Dünya Savaşı'nın veya nükleer savaşın eşiğine yaklaştığımızda, bu eğilimin nerede sona erdiğini düşünmek üzücü. H.L. Mencken bir keresinde şöyle yazmıştı: “Tamamen ahlaki bir nedenle bir savaşa girmek, bir kadının tamamen ahlaki bir nedenle ırzına geçmek kadar saçmadır.”


Tarafsızlığı savunmak vatansever Amerikalıların görevidir. Ancak bu doğru olsa da, bunun barışa veya refaha giden en iyi yol olduğunu söylemek yeterli olmayacaktır. Bu dava, ailelerimize ve topluluklarımıza hizmet etmenin gerçek anlamının bulunabileceği bir şekilde yerel olarak yapılmalıdır.


Devletin propagandasını etkisiz hale getiren özgün bir savaş karşıtı kültürü ancak küçük ölçekte, diğer yerelliklerle dayanışma içinde canlandırabiliriz.


Yazar - Alice Salles

Alice Salles Brezilya'da doğup büyüdü, ancak on yıldan fazla bir süredir Amerika'da yaşıyor. Şimdi kocası Nick Hankoff ve dört çocuğuyla birlikte Fort Wayne, Indiana'da yaşıyor.


65 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Kommentare


Yazı: Blog2 Post
bottom of page