23/03/2018 - Saifedean Ammous

⏪ Önceki Bölüm - Sonraki Bölüm ⏩
Tarih boyunca tanıklık ettiğimiz gibi, parasal bir araç yaratmanın bir yolunu bulan her kim olursa olsun, bunu gerçekleştirmeye yeltenecektir. Bu işe kalkışmanın cazibesi çok kuvvetlidir ancak parasal araç yaratmak toplum için üretken bir faaliyet değildir. Çünkü herhangi bir ölçekteki herhangi bir ekonomi için hiçbir para arzı yeterli değildir. Parasal bir araç, onu yaratma dürtüsünü ne kadar kısıtlıyorsa o kadar iyi bir takas ve o kadar istikrarlı bir değer saklama aracı olur. Diğer tüm malların aksine, paranın takas, değer saklama ve hesaplama araçları olarak işlevleri miktarından istatistiksel olarak bağımsızdır. Parada önemli olan alım gücüdür, miktarı önemsizdir zira paranın herhangi bir miktarı, sahibinin ihtiyaçlarına göre daha küçük birimlere bölünebiliyor veya daha büyük hâlde gruplanabiliyorsa parasal işlevleri yerine getirebilir. Herhangi bir miktar ekonomik işlem, birimler yeterince bölünebilir olduğu sürece herhangi bir büyüklükteki para arzıyla desteklenebilir.
Teorik olarak ideal para, miktarı sabit olan, yani hiç kimsenin fazlasını üretmeye muktedir olmadığı paradır. Böylesi bir toplumda para elde etmenin tek yasal yöntemi, diğerleri için değerli olan bir şey üretip bunu para karşılığında takas etmek olur. Herkes daha fazla para elde etmeye çalıştıkça daha fazla çalışacak ve daha fazla üretecektir. Herkes için maddi refah seviyesi yükselmiş olacak, bunun karşılığında insanların daha fazla sermaye biriktirmeleri ve üretkenliklerini artırmaları mümkün olacaktır. Böylesi bir para, başkalarının para arzını artırmasını engelleyerek mükemmel bir değer saklama aracı işlevi görebilir; saklanan değer zamanla kaybolmayacak, insanları tasarruf etmeye teşvik edecek ve geleceği daha fazla düşünmelerini sağlayacaktır. Artan zenginlik, üretkenlik ve geleceğe daha fazla odaklanabilme imkânıyla birlikte insanlar zaman tercihlerini düşürecekler ve hayatın ruhanî, sosyal ve kültürel uğraşlar gibi maddi olmayan yönlerine yöneleceklerdir.
Ne var ki zaman göstermiştir ki daha fazlası üretilemeyen bir para birimi bulmak imkânsızdır. Takas aracı olarak seçilen şey değer kazanacak ve daha fazla insan onu üretmeye teşebbüs edecektir. Tarihteki en iyi para birimi mevcut arzına oranla yeni arzın önemsiz olanıydı, böylece bu parayı üretmek iyi bir kâr kaynağı olmayacaktı. Altın, yok edilemez olduğundan, insan tarafından çıkarıldığı ilk günden beri stoku artan tek metaldir. Altın madenciliği binyıllardır devam ettiğinden ve henüz simya büyük ölçekli ticarî bir uygulanabilirlik ortaya koyamamış olduğundan, madenlerden yeni çıkarılan altın mevcut stokların çok küçük bir bölümünü teşkil etmeye devam etmektedir.
Altının sağlam para ile eşanlamlı olmasının sebebi şu özelliğidir: Fizik ve kimyanın katı kuralları sayesinde arzının asla önemli derecede artmayacağı garantiye alınmıştır. Her ne kadar yüzyıllardır denese de insanoğlu altından daha sağlam bir para üretmeyi başaramamıştır. İşte bu yüzden altın, tarih boyunca pek çok medeniyet tarafından asıl parasal araç olarak kullanılmıştır. Dünya değer saklama, takas ve hesaplama aracı olarak hükümet parasına geçiş yapmış olsa bile, devletler dünya altın arzının büyük çoğunluğunu rezervlerinde altın olarak tutmaya devam etmektedir.
Keynes altın madenciliğinin çok fazla kaynak tüketirken gerçek servete hiçbir katkısı olmadığı konusunda yakınırdı. Parasal aracın arzının artırılmasının onu kullanan toplumun servetini artırmadığı yönündeki eleştirisinin zerresi bile gerçekle bağdaşmazken, tüm diğer metallerle kıyaslandığında altının parasal rolü, insan ve sermaye kaynağını madenciliğe ve maden aramaya en az çeken metal olmasından ileri gelir. Altın arzı yalnızca çok küçük miktarlarda artırılabileceğinden ve altın bulunması zor ve nadir bir metal olduğundan, fiyatı sert bir şekilde artsa bile, parasal altın madenciliği diğer parasal rol üstlenecek başka herhangi bir metalin madenciliğinden daha az kârlıdır, bu sebeple de çok az insan zamanı ve kaynağı altın madenciliğine ayrılmıştır. Eğer herhangi başka bir metal parasal araç olarak kullanılsaydı, toplumun zaman tercihi her düştüğünde ve daha fazla insan tasarruf amacıyla bu metali alıp fiyatını yükselttiğinde, bu metalin üretiminde önemli bir kâr fırsatı oluşacaktı. Metal kolay bozulduğu için, yeni üretim (altına göre) mevcut stokların çok daha fazla bir bölümüne denk gelecektir. Tıpkı önceki bölümlerde verdiğim bakır örneği gibi, bu durum fiyatın düşmesine ve elinde tutanların tasarruflarının devalüe olmasına yol açacaktır. Böyle bir toplumda tasarruflar, tasarruf sahiplerinden etkili bir biçimde çalınarak ekonomik kullanımlarının çok ötesinde bu metalin madenciliğiyle uğraşanların cebine aktarılırdı. İşte böyle bir toplumda yoksullaşmanın sebebi parasal araç üretme takıntısından kaynaklanacak, tasarruf ve faydalı üretim azalacaktır. Böylelikle bu toplum, bireyleri parasal araç üretmekten daha iyi işler yapan toplumlar tarafından ele geçirilmek için uygun hâle gelir.
Parasal rekabetin gerçekliği sürekli olarak tasarruflarını altın dışında herhangi bir metale yatıran toplumlara zarar verirken, altına yatıranları ödüllendirmiştir. Çünkü altının arzı kolayca enflasyona uğratılamaz ve bunun yanında altın, insanları parasal araç üretmekten ziyade daha işe yarayan mal ve hizmetlerin üretimine yönlendirir. Bu, Arap bilgin İbni Haldun’un fidyecilikten sonra en aşağılık meslek olarak neden altın aramacılığı ve altın madenciliğine atıfta bulunduğunu açıklamaya yardımcı olur.¹ Diğer para maksatlı kullanılabilecek metallerin madenciliğine kıyasla en az masraflısı olmasına rağmen, altın madenciliğinin savurgan bir iş olduğunu öne sürerek altının para olarak kullanımını kötülemesi Keynes’in budalalığıdır. Ancak bu budalalığı ikiye katlayan şey ise Keynes’in altının bu yetersizliğine karşı getirdiği, sonuç itibariyle tedavülünü idare etmek ve bundan kâr elde etmek için daha fazla insan zamanı, işgücü ve kaynağın harcanmak zorunda kaldığı itibari parasal standardı “çözümü”dür. Parasal araç olarak altın tarihinde hiçbir zaman, 7. Bölüm’de de tartışılacağı üzere, bugünkü merkez bankaları ile bankaların ve para basım işlemine yakın erişimleri sebebiyle kâr eden işletmelerin istihdam ettiği kadar, madenci ya da işçi istihdam etmemiştir.
Yeni arz mevcut arza kıyasla önemsiz ise herhangi bir para biçiminin değeri insanların bu parayı harcama veya saklama arzularıyla belirlenir. Bu tür etkenler zamanla her birey için önemli ölçüde değişecektir, çünkü bireylerin kişisel durumları para tasarrufuna öncelik verdikleri dönemlerden tasarrufa daha az önem verdikleri dönemlere dönüşebilir. Fakat toplamda, toplumun bütünü olarak pek değişim olmayacaktır çünkü para piyasada marjinal faydası en az azalan maldır. İktisat kanunlarının en temellerinden bir tanesi azalan marjinal faydalar kanunudur. Herhangi bir maldan temin edildikçe, yeni temin edilen her ek birimin marjinal faydasının giderek azalması anlamına gelir. Para, kendisi için değil, başka mallar karşılığında takas edilmek uğruna tutulur. Değerini başka herhangi bir maldan daha yavaş kaybeder çünkü her zaman bir başka malla takas edilebilir. Bir bireyin ev, araba, televizyon, elma veya elmas tasarrufları artarsa, her ilâve birime verdikleri değer giderek azalacak, böylece aynı malın yeni birimlerini alma arzusu da azalacaktır. Fakat daha fazla para, bu malların hiçbirine benzemez. Çünkü tasarruf sahibinin ne kadar fazla parası varsa, değer verdiği başka bir mal ile parasını takas edebilir. Paranın marjinal faydası aslında azalır çünkü ilâve her dolar günlük geliri 1 dolar olan birisine, günlük geliri 1.000 dolar olan birine göre çok daha fazla anlam ifade eder. Ancak paranın marjinal faydası diğer tüm mallardan çok daha yavaş azalır çünkü belirli bir mala olan değil, herhangi bir mala olan isteğin azalmasıyla birlikte azalır.
Parayı elde tutmanın marjinal faydasının yavaşça azalması, marjinde paraya olan talebin önemli ölçüde değişmeyeceği anlamına gelir. Bunu neredeyse sabit bir arz ile bir araya getirdiğimizde, para için mal ve hizmetler anlamında oldukça istikrarlı bir piyasa değeri ortaya çıkar. Yani para önemli ölçüde değer kazanmayacak ya da kaybetmeyecek, böylece kötü bir uzun vadeli yatırım ancak iyi bir değer saklama aracı hâline gelecektir. Bir yatırımın önemli bir değerlenme potansiyeline sahip olması beklenir, bununla birlikte önemli bir kayıp ya da değer kaybetme riski de içermelidir. Yatırım, alınan risk için elde edilen ödüldür. Risk olmazsa ödül de olmaz.
Toplamda, paraya olan talep yalnızca zaman tercihindeki değişikliklerle farklılık gösterecektir. İnsanlar genel itibariyle daha düşük zaman tercihi geliştirdikçe, daha fazla insan parayı tutmak isteyecek, paranın piyasa değeri diğer mal ve hizmetlere kıyasla artarak, tasarruf sahiplerini daha çok ödüllendirecektir. Öte yandan daha yüksek bir zaman tercihi geliştiren bir toplum, para tasarruflarını azaltma eğiliminde olacak ve bu da paranın piyasa değerinin marjda düşmesine neden olacaktır. Her iki durumda da para tutmak, genel olarak en az riskli ve ödüllendirici varlık olmaya devam edecektir ve özünde bu ona olan talebin temel sebebidir.
Bu analiz, altının yıllar, onyıllar hatta yüzyıllar boyunca üstün değerini koruyabilme yeteneğini açıklamaya yardımcı olur. Roma imparatorluğundaki tarımsal metaların fiyatları altın gram cinsinden incelendiğinde, bugünkü fiyatlara kayda değer benzerlikler taşıdıkları görülmektedir. Diocletian’ın M.S. 301 yılındaki fiyat buyruğu² incelendiğinde ve altın cinsinden fiyatları günümüz ABD dolarına dönüştürüldüğünde; bir libre sığır etinin 4,5 dolar, bir pint (0,550 litre) biranın 2 dolar, bir pint yüksek kaliteli şarabın 13 dolar ve düşük kaliteli şarabın 9 dolar ve bir pint zeytinyağının yaklaşık 20 dolar olduğu görülmektedir. Bazı mesleklerin maaşları ile ilgili çeşitli verilerin karşılaştırılması da benzer bir örüntü sunmaktadır, her ne kadar gösterge niteliğinde olsa da bunlar bireysel veriler olduğu için sorunun kesin bir çözümü olarak ele alınamaz.
Roy Jastram mevcut en uzun tutarlı veri setleri ile altının alım gücü üzerine sistematik bir çalışma ortaya çıkarmıştır.³ 1560-1976 yılları arasında İngiltere verilerini gözlemleyerek altının emtia bazında satın alma gücündeki değişimi analiz ettiğinde Jastram, altının ilk 140 yıl boyunca alım gücünün azaldığını ama sonra 1700 yılından İngiltere’nin altın standardından vazgeçtiği 1914 yılına kadar istikrarını koruduğu sonucuna varmıştır. İngiltere’nin esasen altın olarak para kullandığı iki yüzyıldan fazla bir süre boyunca, toptan malların fiyatı gibi satın alma gücü de nispeten sabit kalmıştır. İngiltere Birinci Dünya Savaşı’nın ardından altın standardından kesin bir şekilde çıkınca toptan malların fiyatı gibi altının alım gücü de arttı. (Bkz. Şekil 1)⁴

Şekil 1: İngiltere’de 1560-1976 arasında altının alım gücü ve toptan emtia endeksi.
Parasal bir aracın değerinin mükemmel bir şekilde sabit kalabilmesinin teorik olarak bile mümkün veya belirlenebilir olmadığını kavramak önemlidir. Yeni teknolojiler eski malların yerine yenilerini sunacak ve farklı mallar için arz ve talep koşulları gibi, paranın satın aldığı mal ve hizmetler de zamanla değişecektir. Para biriminin en temel işlevlerinden birisi, değeri sürekli değişen ekonomik mallar için bir ölçü birimi olarak hizmet etmektir. Bu sebeple parasal bir malın fiyatını tatmin edici doğrulukla ölçmek mümkün değildir, yine de uzun zaman dilimlerinde, Jastram’inkine benzer çalışmalar bir takas aracının diğer para biçimlerine kıyasla değerini koruma eğiliminin bir göstergesi olabilir.
ABD’nin, Jastram’in verisine kıyasla daha hızlı büyümeye tanıklık eden son iki yüzyıla odaklanan daha güncel verisi, fiyatı dolar bazında belirgin şekilde yükselen altının, emtia bazında dahi değer kazandığını gözler önüne sermektedir. Bu, mevcut en sağlam para olan altın ile mükemmel şekilde uyumlu bir veridir. Tüm emtiaların arzını arttırmak altına göre daha kolaydır ve bu zamanla altından daha bol hâle gelerek altının alım gücünde bir artışa neden olmalarını sağlayacaktır. Şekil 2’de⁵ görüldüğü gibi, ABD doları da altına endeksli olduğunda metalara karşı değer kazanıyordu, ancak ABD İç Savaşı’nda ve greenback banknotların basıldığı, ardından 1934’te doların devalüe edilip vatandaşların altınlarına el konulduğu dönemlerdeki gibi altınla ilişkisi kesildiğinde önemli ölçüde değer kaybediyordu.

Şekil 2: Altın ve ABD doları cinsinden emtia fiyatlarının logaritmik ölçekte gösterimi (1792-2016).
1931 ile 1971 yılları arası, paranın nominal olarak altınla bağlantılı olduğu bir dönemdi ancak kâğıt para ve altın arasındaki dönüşüm yalnızca gizli bazı koşullar altında çeşitli hükümet sözleşmeleriyle mümkün olabilmekteydi. Bu dönemde politika değişiklikleriyle birlikte hem hükümet parasında hem de altının değerinde istikrarsızlık gözlemlenmiştir. Altın ve devlet parası arasında bir kıyaslama yapmak için, 1971’den günümüze kadar, serbest dalgalı kurdaki ulusal para birimlerinin, satın alma gücünü garanti etmekle görevli merkez bankalarıyla piyasalarda işlem gördüğü döneme bakmak daha faydalı olacaktır. (Bkz. Şekil 3)⁶

Şekil 3: Majör para birimlerinin altın cinsinden fiyatları (1971-2017).
En iyi performans gösteren ve en istikrarlı hükümet paralarının bile altına kıyasla değerleri sıfırlanmıştı. Değerleri, 1971’de altınla bağları koparıldığı döneme kıyasla bugün %2-3 civarındadır. Bu durum altının değerinde bir artış değil, daha ziyade itibari para (fiat money) birimlerinin değerinde bir düşüştür. Mal ve hizmet fiyatlarını gerek hükümet parası, gerekse de altınla kıyasladığımızda, hükümet parası cinsinden fiyatların önemli ölçüde yükseldiğini ancak altın cinsinden göreceli olarak daha stabil olduğunu gözlemleyebiliriz. Örneğin, modern sanayi toplumunun en önemli emtiasından biri olan ham petrolün varil fiyatı, 1971 yılından beri altın bazında görece sabit kalmıştır. Ancak hükümet parası bazında üssel olarak artmıştır. (Bkz. Şekil 4)⁷

Şekil 4: 1971 yılı fiyatının bir katı olarak ham petrolün ABD doları ve ons altın cinsinden fiyatı (1861-2017).
Arzı kolaylıkla genişletilemeyen sağlam para, ucuz paraya kıyasla muhtemelen daha istikrarlı olacaktır çünkü arzı çoğunlukla esnek değildir ve paraya olan talep zaman içinde zaman tercihlerinin değişimine göre farklılık gösterir. Öte yandan ucuz para, miktarı üreticisi tarafından şiddetli bir biçimde değiştirilebileceğinden, bir değer saklama aracı olarak güvenilirliği azalıp arttığından tasarruf sahiplerinin bu paraya olan talepleri de dalgalanacaktır.
Değerin göreceli istikrarı yalnızca tasarruf sahiplerinin alım güçlerini değil, aynı zamanda parasal bir aracın hesaplama aracı olarak doğruluğunu koruyabilmesi için de önemlidir. Arz ve talepteki küçük farklılıklar sebebiyle öngörülebilir şekilde istikrarlı olduğunda, para da tıpkı altın gibi, diğer mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki değişimler için güvenilir bir sinyal işlevi görebilir.
Bunun yanı sıra hükümet parası sözkonusu olduğunda, para arzı merkez bankasının ve diğer bankaların tedavüle daha fazla para sürmesiyle genişler, resesyonlar ve iflaslar ile daralır. Para talebi insanların paranın değerinden beklentileri ve merkez bankasının politikaları doğrultusunda değişiklik gösterebilir. Bu oldukça volatil kombinasyon, hükümet parasının uzun vadedeki değerinin tahmin edilememesiyle sonuçlanır. Merkez bankalarının fiyat istikrarını sağlama misyonu, sürekli para arzını çeşitli enstrümanlar aracılığıyla kontrol etmesine ve çoğu majör para biriminin kısa vadede altına kıyasla daha düşük volatiliteye sahip olmasına neden olur. Ancak uzun vadede altının istikrarlı ve yavaş artan arzına karşılık hükümet parasının sürekli artışı, altının değerini daha öngörülebilir kılmaktadır.
Zaman içinde tam olarak değer tutma ihtimalinden dolayı serbest piyasada seçilen sağlam para, hükümet baskılarıyla kullanımı zorlanan ucuz paraya nazaran bittabi daha istikrarlı olacaktır. Eğer hükümet parası daha üstün bir hesap birimi ve değer saklama aracı olsaydı, ne hükümetin yasalarla ödeme aracı olarak kullanımını zorlamasına gerek kalırdı ne de hükümetler büyük miktarlarda altına el koyarak merkez bankalarının rezervlerinde saklamak zorunda kalırdı. Merkez bankalarının altın rezervlerini korumaya devam etmeleri ve hatta artırma yoluna gitmeleri, uzun vadede kendi para birimlerine ve -kâğıt para birimlerinin değeri daha derine battıkça- altının kaçınılmaz parasal rolüne olan güvenlerine iyi bir kanıt sunmaktadır.
Dipnotlar:
1. İbni Haldun, Mukaddime.
2. Roland G. Kent, “The Edict of Diocletian Fixing Maximum Prices”, University of Pennsylvania Law Review, cilt 69 (1920), s. 35.
3. Roy Jastram, The Golden Constant: The English and American Experience 1560-2007, Cheltenham, İngiltere: Edward Elgar, 2009.
4. Kaynak: Jastram, a.g.e.
5. Kaynak: Amerika Birleşik Devletleri’nin tarihi istatistikleri, E 52-63 ve E 23-3 Serileri. https://fred.stlouisfed.org adresinden ulaşılabilir.
6. Kaynak: ABD Federal Rezerv istatistikleri. https://fred.stlouisfed.org adresinden ulaşılabilir. Dünya Altın Konseyi’nden altın fiyat verilerine ise www. gold.org adresinden ulaşılabilir.
7. Kaynak: BP istatistik incelemesi ve Dünya Altın Konseyi.