top of page

Otorite Her Zaman Gayrimeşrudur

27/01/2023 - Fırat Kaan Aşkın

“Otorite” kavramı, birini kontrol etme hakkı olarak tanımlanabilir. Kelime bazen başka bağlamlarda kullanılsa da (mesela “UFO gözlemleri konusunda önde gelen otorite”), ilgili tanım “uzman” ile tam olarak eş anlamlı olmaktan ziyade “kontrol hakkı”dır. Bu kelimeyi yalnızca bir şeyi kontrol etme yeteneği anlamında kullanmak da uygunsuzdur; saatiniz üzerinde “otoriteniz” yoktur, çünkü onu ayarlama yeteneğiniz vardır. Otorite kavramı, kontrol etme hakkı ile ilgilidir ve bu kesinlikle var olamaz çünkü hiç kimsenin kendisinden başka kimseyi kontrol etme hakkı yoktur.


Otorite kelimesini kullanmakta ısrar ediyorsanız, bunu yalnızca kişinin kendi bedeniyle sahip olduğu özgün ve kıyassız ilişkiyi tanımlamak için kullanın. Kendiniz üzerinde otoriteniz var (çünkü kendinize sahipsiniz), ancak başka biri üzerinde asla meşru yetkiye sahip olamazsınız. Birinin otoritesi varmış gibi görünebilir, ancak bu gerçekten sadece bir görünümdür, çünkü biri başkasını kontrol etme hakkına “sahipmiş gibi” davranabilirken herhangi birinin gerçekten böyle bir hakka sahip olması imkânsızdır.


Şimdi, otoritenin ne olmadığı hakkında konuşalım. Mesela, bir işverenin bir çalışanla olan ilişkisi değildir. Bir işveren, emek karşılığında bedel (genellikle para) takas etmeyi teklif eder, ancak bu, her iki tarafın da herhangi bir noktada sona erdirme hakkına sahip olduğu, devam eden bir gönüllü ticaret döngüsüdür. Bir işverenin çalışanını kontrol etme hakkı yoktur ve çalışanın işverenine itaat etme yükümlülüğü yoktur. Çalışan, ücret karşılığında işvereninin istediklerini yapmayı seçer. Bu örnek detaylandırılacaktır.


Otorite ayrıca bir ev sahibi ile kiracı arasındaki ilişki değildir. Bir ev sahibi, genellikle para, bazen de emek olmak üzere bir tür bedel karşılığında mülkünün (sıklıkla şartlı) kullanımına izin verir. Bir kez daha belirtelim, bu gönüllü bir ticarettir. Bir ev sahibinin kiracısını kontrol etme hakkı yoktur ve kiracının ev sahibine itaat etme yükümlülüğü yoktur. Bunun yerine kiracı, ev sahibinin mülkünü boşaltmayı seçinceye kadar ev sahibinin öngördüğü yönergeler dâhilinde yaşamayı seçer. Ev sahibi ve kiracının istekleri uzlaştırılamazsa gönüllü ticaret askıya alınabilir ve iki taraf kendi yollarına gitmekte serbesttir.


“Meşru otorite” terimi aslında imkânsız bir konsepttir, tıpkı dört köşeli bir dairenin imkânsız bir obje olması gibi. Sadece düpedüz var olamaz. Hiç kimsenin başka bir kişiyi kontrol etme hakkı yoktur ve hiç kimsenin başka birine itaat etme yükümlülüğü yoktur. Bu, ebeveynler ve çocuklar arasındaki ilişki için geçerlidir, bireyler ve devlet arasındaki “ilişki” için geçerlidir ve diğer tüm bireyler arasındaki ilişkiler için geçerlidir.


Biri otorite kullanmaya kalkıştığında, kontrol etmeye çalıştığı kişiye karşı saldırganlık içindedir. Yapılması gereken ayrım, söz konusu eylemin gerçekten bir kontrol etme girişimi mi yoksa sadece kabaca bir talep mi olduğudur. İlgili faktör, emri veren kişinin itaati zorlama hakkını talep edip etmediğidir. “Tuzu uzat” veya “kapıyı kapat” dersem ve uymazsan büyük ihtimalle silahımı çekmem. Aslında yaptığım şey senden bir şey yapmanı istemek ama uygulayıp uygulamamak tamamen sana kalmış. Bu tür istekler (komut olarak verilse bile) bu nedenle saldırganlık değildir çünkü uyumsuzluk (itaatsizlik) bir seçenek olarak kalır.


Sen kendine sahipsin. Bedenini, eylemlerini ve mülkünü kontrol etme münhasır hakkına sahipsin. Diğerleri sizi belirli şeyleri yapmaya veya yapmamaya ikna etmeye çalışabilir, ancak sizi veya eylemlerinizi gerçekten kontrol etme hakları yoktur. Sizi kontrol etmeye çalışarak (yani üzerinizde otorite uygulamaya çalışarak) sizi dolaylı olarak tehdit eden herkes, öz-sahipliğinize karşı tecavüzden suçludur. Bu tür bir saldırganlık, sizi kontrol etme girişimlerinden kendinizi korumak için öz-savunmayı meşru kılar.


Size tavsiyem, kimin emirlerini neden görmezden gelmekten korktuğunuzu değerlendirmeye başlayın. Olay yaratmak ve sorun çıkarmak istemeyen iyi bir insan olduğunuz için mi, yoksa hayır demek, kendinden menkul “otoritenin” iradesini hâkim kılmak için şiddet kullanması konusunda oldukça gerçek bir tehlike yarattığı için mi? İkinci kategoriye giren herkes, kendini savunmaya hazır olmanız gereken tehlikeli bir saldırgandır.



Patronunuzun Sizin Üzerinizde Otoritesi Yok; O Sizin Ticaret Partneriniz

İşveren-çalışan ilişkisi, mallar (sıklıkla para) veya bazen hizmetler için süregiden, gönüllü işgücü mübadelesi olduğu için otoriteyi içermez. Bu konuda genellikle kafa karışıklığı vardır, çünkü bir “patron” çalışanına ne yapacağını söylediğinde, o çalışan üzerinde otoritesini kullanıyormuş gibi görünebilir. Durumu netleştirmeye yardımcı olması için şu örneği göz önünde bulundurabilirsiniz:


Patron: Hey, Çalışan. X Projesi üzerinde çalışmayı bırakmanı ve Y Projesi üzerinde çalışmaya başlamanı istiyorum.


Çalışan: Hayır. Önce X Projesi’ni bitirmek istiyorum.


Patron: Başla, yoksa kovulursun.


Çalışan: Tamam, Y Projesi’ne başlıyorum.


Muhtemelen patron, otoritesine boyun eğmezse çalışanı cezalandırmakla tehdit etmiş gibi görünüyor, değil mi? Kullanılan ortak dilin ötesinde gerçekte neler olduğunu düşünelim:


Patron: Hey, gönüllü ticaret ortağım. Şimdiye kadar size X Projesi üzerinde çalışmanız için para takası teklif ediyordum, ancak şimdi bu anlaşmaya son vermeyi seçiyorum. Fakat sizinle ticarete devam etmek istiyorum; dolayısıyla şimdi senden Y Projesi üzerinde çalışmanı istiyorum.


Çalışan: Hayır, bu yeni anlaşmayla pek ilgilenmiyorum, X Projesi’nde emeğimin ticaretini yapmayı tercih ederim.


Patron: Maalesef artık böyle bir ticaretle uğraşmak ve bu ticarette hizmet almak istemiyorum. Tüm teklifleri reddetmekte özgürsünüz ya da Y Projesi’nde emeğiniz karşılığında ticaret yapma teklifimi kabul edebilirsiniz.


Çalışan: Tamam, bu takası kabul ediyorum.


İkinci örnekte kullanılan dil daha açıktır, ancak vurgulanan teklif, karşı teklif vb. temelde öncekiyle aynıdır. Hem işveren hem de çalışan gönüllü bir ticaret yapmaktadır. İşverenin belirli şartları (ücret artışı, belirli tatil günleri vb.) kabul etmeyi reddetmesi durumunda, çalışan, ticaretteki rolünü durdurabilir; tıpkı çalışanın gerekenleri karşılamaması durumunda işverenin ticareti durdurabileceği gibi. Bu hiyerarşik bir ilişki değil, simbiyotik bir ilişkidir.


Otorite, çoğu politikacının, polisin ve bazı ebeveynlerin (meşru olmayan bir şekilde) sahip olduklarını iddia ettikleri şeydir; onlara itaat etmeyen insanları incitmeye hakları olduğuna inanırlar. Bir müşteri, emeğimi kiralayarak beni işe aldığında söz konusu olan hiçbir otorite yoktur, yalnızca mal ve hizmet alışverişi için bir anlaşma vardır. İlişkinin tüm kapsamı sözleşme hükümleri dâhilindedir ve her ikimizin de iş ilişkisini herhangi bir zamanda feshetme hakkına sahip olduğumuz konusunda eşitizdir. Tabii unutulmamalıdır ki tüm bu örnekler ve senaryolar devletin varlığı ile mutlak olarak yozlaştırılmış yaşadığımız sistemin dışında mümkündür, yani doğal durumdur. Maalesef!


 

Yazar: Fırat Kaan Aşkın
132 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2 Post
bottom of page