11/05/2018 - Nicholas Woode-Smith
Niccolo Machiavelli'nin Prens adlı kitabı, tarihin en tartışmaya açık kitaplarından biri hâline gelmiştir. İnsanların günümüzdeki ahlâkî yapısına ters görünse de genelde bu kitabın değeri, bir çatışma anında su yüzüne çıkar.
Prens, ne kadar öyle gözükse de kurallara dayalı bir kitap değildir. Kitabın ana fikrini tarihsel olaylardan alması, Machiavelli'nin iktidarı elde edince onunla ne yapılması gerektiğini değil, iktidarın elde edilince nelere yol açabileceğini göstermesi içindir. Birçok tarihçi, Machiavelli'nin cumhuriyet yanlısı olduğu ve kitabında belirttiği eylemleri desteklemediği konusunda hemfikirdir. Kendisi bir âlim ve devlet memuru olduğu için, iktidar ve onun doğası hakkında bilgi edinmekteydi. Kitabını niye yazdığını Prens’te belirtmemesine rağmen, Machiavelli’nin insanların böyle yaşamasını istemesi olanaksızdır. İktidar adına barbarlık yapılmasını desteklemiyordu, ancak onu elde etmek için kullanılan yöntemleri de dürüst bir şekilde izah etmişti. O sadece, insan eylemini şekillendiren şeyin iktidar hırsı olduğuna inanıyordu.
Machiavelli, hükmetme yetkisinin ilâhî ve faziletli olduğu yanılgısını ekarte etmişti. Prens, devlet yöneticisi olma hakkında bir rehber sunuyor ve bunu yaparken de tarihsel olayları örnek gösteriyordu. Machiavelli, okuyucuya iktidarı bu şekilde ele geçirmesini önermez ancak iktidarı başka türlü elde etmenin yolu da yoktur. Machiavelli erkeklerin ve onların davranışlarının önemine sürekli değinmiştir. Talih, tabiatın ve toplumun kontrol edilemez bir parçası iken insan, iktidarı elde etmek için bu parça içinde hareket eden etkendir. Machiavelli, Agothocles'in yükselişi örneğinde gücün insan eylemiyle ve biraz da talihle elde edildiğini açıklamıştır. Bu açıdan, kendisi bir aydınlanma düşünürü ve bireylerin iktisat alanında önemini vurgulayan Avusturya İktisat Okulu kurucularının selefi olarak kabul edilir.
Machiavelli’nin görüşleri, hükmetme yetkisinin hükümdarlara Tanrı tarafından verildiği varsayımına aykırıydı. Aslında Machiavelli, mimlenmemek için nazikçe dinî baskıyı hicvediyor ve papalık makamının bile gücü nasıl kullandığını oldukça kısa bir şekilde özetliyordu.
Machiavelli’nin ortaya koyduğu yeni görüş, Hristiyan idealizminin fişini gerçekçilik adına çekmişti. İktidarın kutsal ve faziletli olduğu yanılgısını ortadan kaldırıp, insanlar ve barbarlıklarıyla sınırlı olduğunu ortaya koydu. Bunu yapmasıyla, Hristiyan idealizminin üzerindeki sır perdesini aralamıştı.
Jared Diamond bunu kısaca şöyle ifade etmiştir:
Machiavelli genellikle, hedefe giden her yolun mubah olduğunu düşündüğü için ahlâksız ve kötümser biri olarak görülmüştür, aslında öyledir de. O gerçekçi biriydi çünkü gücün sınırlarının ve menfaatlerinin apaçık farkındaydı.
İdealistlere muhalif olan Machiavelli, ahlâksız görünen ancak yalnızca gözlemlediklerinin sonucu olan birçok çıkarımda bulunmuştur. Yasaların silah ve güç icap ettirdiğini belirttiğinde bu, tecrübelerinin ve araştırmalarının sonunda elde ettiği çıkarımdı. Bir prensin hem insan hem de canavar olması gerektiğini yazdığında, savaş ve şiddetin oluşturduğu bir bağlamın gerçekliğini kabul etmişti. Ancak hepsinden önemlisi, prenslerin baskı yapmak için var olduklarını ve insanların sadece bu baskıdan kurtulmak istediklerini ifade ederek, yöneticileri kötü niyetli ve halkın çıkarını düşünmeyen kişiler olarak ortaya koymasıydı.
Prens’in bize verdiği en önemli ders, iktidara güvenilemeyeceğidir. İktidar, barbarlık ve hilekârlıkla dosdoğru bağlantılıdır. Bundan dolayı biz okuyucular, muhtemel despotlara ve işbirlikçi politikacılara güvenmeyiz. William Enfield, Machiavelli'nin Prens'te hükümdarlar ile onların kötülüklerini hicvettiğini ve karşı olduğu bir düzene karşı bir başkaldırı yaptığını belirtir. Rousseau ise kitabın bir devrimi fitillediğini ve zalim hükümdarları anlamaya yardımcı olmak için kullanıldığını belirtmiştir.
Hayek, Mises, Rothbard ve Nozick'i duymadan önce Rönesans tarihine olan ilgim beni Machiavelli'ye yöneltmiştir. Prens’te vurgulanan iktidarın masum olamayacağı mesajını takdir etmek, kişiyi eninde sonunda liberteryen olacağı bir yola sokar. İktidar, barbarların alanına girer. Yönetim faziletli kişiler tarafından oluşturulamaz, çünkü kişinin ilk etapta iktidara gelmesi için faziletten yoksun olması gerekir. Prens bizi iktidara ve iktidarın daha da güçlendirilmesini isteyenlere güvenmemeye yönlendirmelidir.
Herkesin Machiavelli’yi okuması gerekir, çünkü hükümetlerin ne kadar kötü ve faziletsiz bir yapı olduğunu açıkça ifade eder. Aynı zamanda liberteryen devlet anlayışının da temelini oluşturur. Özellikle liberteryenler, her şeyden önce neden liberteryen olduklarını kendilerine hatırlatmak için bu kitabı okumalılardır: İktidara güvenilemez ve iktidar asla masum olamaz.
Yazar: Nicholas Woode-Smith
Çevirmen: Deniz Erdoğan
Editör: Fırat Kaan Aşkın
Bu yazı rationalstandard.com adlı sitesinin ''Machiavelli's 'The Prince' Makes The Best Case For Libertarianism'' adlı yazısının çevirisidir.
コメント