İşçi Bayramı'nın tüm Amerikan işçilerini onurlandırması gerekiyor ve her yıl, sendikaların İşçi Bayramı söylemi tam da bunu yapıyor. Ne yazık ki, sendikaların sadece üyelerinin değil, tüm Amerikalı çalışan erkek ve kadınların çıkarlarını gözettiği gibi yanlış bir varsayım yapılıyor. Aslında, sendikaların işçi yanlısı söylemlerine rağmen, sendika faaliyetinin ve sendika destekli politikaların etkisi çoğu Amerikan işçisine zarar vermektir. Sendikalar, aynı işi daha ucuza yapmaya istekli olan diğer işçilerin rekabetini önlemede başarılı oluyorlar. Böylelikle bu işçiler ya işsiz kalıyor ya da iş bulmak için başka bir yere gitmek zorunda kalıyorlar. Devamında sendikasız istihdamda işçi hizmetlerinin arzını artırarak bu tür işlerdeki tüm işçilerin ücretlerini düşürüyor. Sonuç olarak ortaya çıkan sendika ücret primi, işverenlerin cebinden, diğer işçilerin ceplerinden olduğu kadar çıkmıyor. Amerikan özel sektör işçilerinin yüzde 10'undan daha azı sendikalı olduğu için, bu, özel sektör işçilerinin yüzde 90'ından fazlasının en temel sendikal güç uygulamasından yaralandığı anlamına geliyor.
İşçi karşıtı etkiler, sendika şiddeti tarihi ve "kooperatif olmayan" çalışanlara yönelik tehditler tarafından da canlı bir şekilde gösterilmiştir. Son yıllarda bu tür işçilere karşı binlerce saldırı ve 100'den fazla ölüm gerçekleşti.
Aynı işi yapmaya istekli işçilere karşı hükümet politikalarının farkında olan sendikalar, aynı zamanda her alanda hükümet korumacılığının(!) arkasındaki başlıca itici güçler olmuşlardır. Ancak korumacılık, artan ihracattan kazanacak olan tüm işçilerin yanı sıra, tüketiciler olarak daha düşük maliyet ve üstün kaliteli ithalata erişimden kazanç elde edecek olanların çıkarlarını baltalıyor.
Sendikaların işçilerin çıkarlarını ters düştüğü başka durumlar da var. Sendikaların muhalefeti, üretkenliği artıran anlayışlarını daha iyi bir kullanıma sunarak işçilerin işverenler için değerini artıracak olan 1996 Çalışanlar ve Yönetim için Ekip Çalışması Yasasını yok etti, çünkü bu tür bir işbirliği sendikalar tarafından kontrol edilmeyecekti. Sendika dışı çıraklık programlarını taciz etmek ve düzenlemek için kampanyalar düzenlediler, sendikalı olmayan işçilerin, sendikalı işçilere karşı gelecekte yaratacağı rekabeti engelleyerek, onların daha iyi bir yaşam kazanma becerilerini edinmelerini önlediler. Uzun zamandır, Yüksek Mahkemenin 1988 Beck kararının, işçilerin sendikaların siyasi faaliyetlerine destek vermeyebileceği ve "maaş çeki koruması" girişimlerini yenilgiye uğratmak için 100 milyon dolardan fazla para harcayabileceği yönündeki kararının uygulanmasını zayıflattılar. Davis-Bacon Yasasına verdikleri destek, hükümetin inşaat maliyetlerini onlarca yıldır şişirmiş ve tüm Amerikan işçilerinin üzerindeki vergi yükünü artırmıştır. Benzer şekilde, özelleştirme ve eğitimden yoksulluk programlarına kadar hükümet operasyonlarını iyileştirecek diğer reformların birincil muhalifleri oldular, çünkü programların, onların işler üzerindeki mevcut egemenliğini tehdit ediyordu. Ve tüm bunlar, sendika üyelerinin üçte birinden fazlasının, sendika liderlerinin finanse ettiği pozisyonlara rutin olarak oy vermesine rağmen gerçekleşti.
Ayrıca sendikalar, ortalama bir Amerikalının hükümeti finanse etmenin dışında, bir de gıda, giyecek ve barınma için çokça para harcadığı bir zamanda, daha yüksek vergiler (ve vergi görevi gören düzenleyici yükler) gerektiren programların başlıca destekçileriydiler. Vergiler tasarruf ve yatırımı azalttığı için, aynı zamanda artan üretkenliğin kaynağı olan sermaye birikimini de azaltır, böylece işçilerin gelecekteki kazanç gücünü düşürür. Yazar - Gary Galles
Bu yazı mises.org sitesinin ''The Truth About Labor Day'' adlı yazısının çevirisidir.
