26/03/2022 - Ryan McMaken
Başkan Biden Perşembe günü ABD'nin Rusya'ya yönelik ekonomik yaptırımları hakkında iki büyük itirafta bulundu. Bunlardan birincisi, yaptırımların Rusya dışındaki birçok ülkede gıda kıtlığına yol açacağı ve bunun sadece Amerikalıların ödemek zorunda kalması gereken bir bedel olacağı.
İkinci itiraf ise, yaptırımların Moskova'nın politikalarını değiştirmekte başarısız olduğu ve "yaptırımların asla hedeflenen rejimi saldırganlıktan alıkoymadığı" idi.
Biden bu hafta faydalı bir şekilde, yaptırımların sadece Moskova'yı caydırmadığını değil, aynı zamanda işe yaramayan yaptırımları sürdürmek için ABD halkının gıdaya daha fazla ücret ödemesi gerektiğini de açıkladı.
Bu itiraflar, Beyaz Saray ve Biden destekçilerinin, yaptırımların Rusya'yı Ukrayna'yı işgal etmekten veya işgalini sürdürmekten caydıracağını iddia eden tekrarlanan iddiaların ardından geldi.
Üstelik Beyaz Saray, yaptırımların Amerikan hanelerinin yaşam maliyeti üzerindeki etkisini defalarca küçümsedi. (Yaptırımların yoksul ülkeler üzerinde yıkıcı bir etkisi olabileceği gerçeği elbette görmezden geliniyor.)
Biden şunu netleştirdi: Yaptırımlar işe yaramıyor ve sizi daha da yoksullaştıracaktır. Ama yine de yaptırımları sürdürmeliyiz.
Biden Yaptırımların Maliyeti Hakkında Tam Olarak Ne Dedi?
Perşembe günü G7 ve NATO liderlerinin toplantısına katıldıktan sonra Biden, gıda kıtlığının "gerçekleşeceğini" söyledi. Bu yaptırımların bedeli sadece Rusya'ya değil, Avrupa ülkeleri ve ülkemiz de dahil olmak üzere birçok ülkeye dayatılıyor" dedi.
Tabii ki, bu "maliyetler" gıda fiyatlarının ötesine geçerek enerji fiyatlarına ve diğer birçok malın fiyatlarına kadar yansıyor. Petrol fiyatları on yılın zirvesine yakın seyrediyor.
Biden'ın yaptırımların yaklaşan kıtlıklarda kilit bir faktör olduğunu kabul etmesi dikkate değer. Öte yandan, yaptırım destekçilerinin gıda mevcudiyetini kısıtlayanın yalnızca Rus işgali olduğunu iddia etmeleri yaygın bir uygulamadır. Evet, işgal doğal olarak Ukrayna'daki gıda üretimini düşürdü ancak ABD öncülüğündeki yaptırımların, çoğu büyük ölçüde Rus tahılına bağımlı olan düzinelerce Afrika ülkesi için gıda mevcudiyetini azaltacağı açık.
Neyse ki Kuzey Amerika gıda ihraç eden bir bölge ve Amerikalıların diğer ülkelerden daha fazla kalori tüketmesine rağmen ABD'nin kendisi net bir gıda ihracatçısıdır. Başka bir deyişle, konu diyetleri olduğunda Amerikalılar geçimlik seviyelerinden çok uzaktalar. Amerika'da gündem yetersiz beslenme değil, obezite. Ancak Amerikan yaşam maliyeti yine de olumsuz etkilenecektir. Gıda fiyatlarının, genel fiyat artışlarını (Ukrayna Savaşı öncesi) yaklaşık yüzde sekize çıkaran merkez bankalarının enflasyonist politikası nedeniyle beklediğimizin bile ötesinde artmasını beklemeliyiz.
Bunun nedeni, Amerikalılar gıda ihracatçısı olmalarına rağmen, yaptırımların gıda ürünlerinin küresel fiyatlarını daha da artıracak ve ticaret ortaklarımızın çoğunun kaynaklarının daha fazlasını gıda elde etmeye ayırmasını sağlayacak olmasıdır. Bu, Amerikalıların satın aldığı mallarda ticaret ortakları için azaltılmış üretkenlik ve yatırım anlamına gelir. Bu da Amerikalı tüketiciler için arzın azalması ve fiyatların artması anlamına geliyor.
Eğer Yaptırımlar İşe Yaramıyorsa, Neden Kaygılanalım?
Biden'ın yaptırımların "asla caydırıcı olmadığını" kabul etmesi, yaptırımların Rusya'yı Ukrayna'dan çıkaracağı konusunda ısrar eden Beyaz Saray yetkililerinin haftalarca süren iddialarıyla çelişiyor. Örneğin, Kamala Harris, "bu yaptırımların caydırıcı etkisinin hala önemli olduğunu" iddia etti ve Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Daleep Singh ise, "Yaptırımlar kendi başlarına bir son değildir. Daha yüksek bir amaca hizmet ederler. Ve bu amaç caydırmak ve önlemektir." dedi.
Ayrıca, Şubat ayında, Ulusal Güvenlik danışmanı Jake Sullivan, “Başkan, yaptırımların caydırıcı olması gerektiğine inanıyor ve caydırıcı olmaları için Putin harekete geçerse maliyetlerin empoze edileceği şekilde kurulmaları gerekiyor." dedi.
Beyaz Saray'ın hikayesini değiştirmek zorunda kalması, yaptırımların zaten amacına ulaşamadığını kısa sürede gözler önüne serdi. Başarısızlığı açıklamak için Biden, yaptırımların caydıracağını daha önce söylemediğini iddia etti:
Bir şeyi netleştirelim. Hatırlarsanız başından beri beni dinlediyseniz yaptırımların onu caydıracağını söylemedim aslında. Yaptırımlar asla caydırmaz. Sen bundan bahsetmeye devam et. ... Yaptırımlar asla caydırmaz. Yaptırımlar devam ediyor. Bu ve artan acı sebebiyle bugün bu NATO toplantısını istedim, bir ay sonra yaptığımız şeyi sadece bir ay değil, bir sonraki ay değil, tüm yılın geri kalanında sürdüreceğimizden emin olmak için. Onu durduracak olan bu.
Dolayısıyla yeni parti çizgisi, yaptırımların Rusya'yı hiçbir şeyden caydırmadığı ancak bir gün Rusya'yı Ukrayna'dan çıkarmaya zorlayacak kadar acıya neden olacağı yönünde. Bu, Beyaz Saray'ın daha çok hüsnükuruntusu ve ekonomik yaptırımların berbat başarı sicili bunu açıkça ortaya koyuyor.
Burada mises.org'da belirttiğimiz gibi yaptırımlar, hedeflenen rejimlerde politika değişikliklerini dayatmak için belirtilen hedeflere ulaşma konusunda korkunç bir geçmişe sahiptir. Bunun nedeni, hedeflenen rejimlerin yaptırım uygulayan devletlere uymak yerine yaptırımları ikiye katlama eğiliminde olmasıdır. Başka bir deyişle, milliyetçilik, hedeflenen devletlere dayatılan ekonomik zorluklardan daha güçlüdür. Başarının önündeki ikinci engel şudur: ABD gerçekten etkili yaptırımlar uygulamak istiyorsa, diğer devletlerden neredeyse evrensel destek(işbirliği) alması gerekecektir. Bu tür bir işbirliği olmadan, diğer devletler hedeflenen rejime birden fazla yaşam çizgisi sağlayacaktır.
Rusya örneğinde bunu zaten fazlasıyla gördük. Almanya, Rusya'nın enerji ihracatını kesmeyi reddetti. İktidar partisinden Meksikalı milletvekilleri yeni bir "Meksika-Rusya dostluk" grubu kuruyorlar. Hindistan şu anda ABD yaptırımlarını aşmak için yeni bir rupi-rublesi ticaret anlaşması üzerinde çalışıyor. Çin elbette istediğini yapacağını söylüyor.
Bunların hepsi, ekonomik yaptırımların olağan senaryosunu takip eder ve neden başarısız olduklarını göstermeye yardımcı olur. Dikkat çekici olan şey, Beyaz Saray'ın hem yaptırımların açıkça belirtilen caydırıcılık hedefine ulaşmada başarısız olduğunu hem de Beyaz Saray'ın omuz silkip "hey, yiyecek kıtlığı siz alt tabaka insanların ödemesi gereken bedeldir!" demenin iyi olduğunu düşündüğünü bu kadar çabuk kabul etmek zorunda kalmasıdır. Yaptırımların acizliği ve üçüncü şahıslara verilen zarar göz önüne alındığında, gerçeği kabul etme ve devam etme zamanı.
Washington - şu anda yaptığı gibi barışı aktif olarak caydırmak yerine - gerçekten kan dökülmesini durdurmak isteseydi, anlaşmalı bir çözüm ve ateşkes peşinde olurdu.
Yazar - Ryan McMaken
Ryan McMaken (@ryanmcmaken), Mises Enstitüsü'nde kıdemli bir editördür. Ryan, Colorado Üniversitesi'nden ekonomi alanında lisans derecesine, kamu politikası ve uluslararası ilişkiler alanında ise yüksek lisans derecesine sahiptir. Colorado Eyaleti için bir konut ekonomistiydi. Commie Cowboys: The Bourgeoisie and the Nation-State in the Western Genre kitabının yazarıdır.
Çevirmen - xxx
Bu yazı mises.org sitesinin ''Biden Admits that Sanctions Don’t Work and they Make Us Poorer'' adlı yazısının çevirisidir.
Comments