04/01/2005 - Gary Galles
Marcus Tullius Cicero 2.111 yıl önce dün doğdu.
Anthony Everitt’e göre Cicero, “Hayatlarımızı kontrol eden anayasaların bilinmeyen tasarımcısıydı”. John Adams onun hakkında “ Dünyanın bütün çağları onun kadar büyük bir devlet adamı ve filozof ortaya çıkartamadı.” Thomas Jefferson, Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'nin "Aristoteles, Cicero, Locke, Sidney, vb. gibi temel kamu hakları kitaplarına" dayandığını söyledi.
Kurucularımızın onu neden bu kadar önemli saydıklarını hatırlamak yerinde olacaktır.
Cicero(MÖ 3 Ocak 106 - 7 Aralık MÖ 43) Romalı bir senatördü ki yaşı uygun olduğu zamandan itibaren Roma devletindeki tüm önemli mevkilerde görev almıştı, ayrıca kapsamlı bir yazılı kayıt bırakmıştı. Bu yazılı kayıt hakkında Tarihçi Edward Gibbon “Özgürlüğün ruhunu hissettim” demişti. Cicero erdemli bir yaşamın kişinin kendi topluluğunun refahını artırmak için aktif katılım gerektirdiğini ileri sürerdi ki Roma’nın sorunlarının kökünde erdemliğin yitirilmesinin yer aldığından korktu.
Cicero’nun doğal hukuk fikri John Locke ve diğer aydın düşünürlerinde yansımalarıyla özellikle etkili olmuştur: İnsan doğası hukukun temeli olan adaletin bulunmasında kullanılabilecek mantığı ve aklı içeriyordu. Murray Rothbard, "Yunanistan'dan Roma'ya Stoacı fikirlerin - Stoacı doğal hukuk doktrinleri - büyük aktarıcısı Batı medeniyetinde yaygın hale gelen Roma hukukunun büyük yapılarının şekillenmesine yardımcı olduğunu" yazdı. Voltaire “O bize nasıl düşüneceğimizi öğretti” dedi.
Cicero, Jül Sezara karşı Roma Cumhuriyetine sadık kaldı. Bu fikri savunmak Antonius tarafından öldürülmesine sebep oldu. Diğerlerine gözdağı olarak kafası ve elleri Senato’nun konuşmacı podyumuna çivilendi. Bu nedenle, devrimci liderler de ona tiranlığa karşı kararlı bir direniş örneği olarak buldular.
Cicero'nun özellikle adalet, hukuk ve özgürlük konusundaki fikirleri, iki bin yıldan fazla bir süre sonra hala dikkate alınmayı hak ediyor.
Adalet Üzerine
Adalet erdemlerin taçlandıran şerefidir. Adalet insanlara zarar vermemekten oluşur. Adalet, herkese hakkını veren sabit ve değişmez amaçtır. Adaletin temelleri yanlış bir kimsenin acı çekmemesidir; akabinde kamu yararının desteklenmesidir …adalet en alt düzeyde bile gözetilmelidir.
Adalet zirvesinden inmez.
Adalet, hiçbir ödül, hiçbir bedel talep etmez; kendisi için varolur.
Aşırı adalet, aşırı adaletsizliktir.
Hayatlarımız entrikalar veya şiddet tarafından tehlikeye atılıyorsa... kendimizi korumanın her yolu ahlaki olarak doğrudur.
Hukuk Üzerine
Gerçek hukuk, doğayla uyum içinde olan doğru akıldır; evrensel bir uygulamadır…
İnsanların refahı nihai hukuktur.
Hukukun kaideleri şunlardır: Dürüst yaşamak, kimseyi incitmemek ve herkese hakkını vermek.
Doğa yasasına göre, hiç kimsenin bir başkasının uğradığı zarar ve yaralanmalarla zenginleşmemesi adildir.
En katı kanunlar en ciddi yanlışlara sebep olur.
Daha çok kanun daha az adalet.
…Memuriyetin kibri yumuşatılmalı ve kontrol edilmelidir…
Devletin idaresi, bir vekillik gibi emaneti alanların değil, bahşedenlerin iyiliğine yönelik olmalıdır.
Bir hükümet güçlendiğinde... masum ağızlardan ekmek alan ve onurlu insanları, kendisini sürdürmek için oy kullanmalarını sağlayıp özlerinden yoksun bırakan bir gaspçıdır.
Özgürlük Üzerine
Biz özgür olabilmemiz için kanunların esaretindeyiz.
Özgürlüğün özü, seçtiğiniz gibi yaşamaktır.
Özgürlük, bir insanın, güç veya kanun tarafından engellenmediği sürece, istediğini yapmanın doğal yetkisidir.
İnsanlara özgürlük kadar faydalı olan nedir… her şeye tercih edilebilecek şey.
Özgürlük, köleliğin hatırlanmasıyla daha da değerli kılınır.
Özgürlük yeniden bastırıldı ve yeniden ele geçirildi, hiçbir zaman tehlikeye atılmayan özgürlüğünkinden daha keskin dişleriyle ısırdı.
Sadece halk gücünün üstün olduğu devletlerde herhangi bir mesken özgürlüğü vardır.
Barış sükunetteki özgürlüktür. Kölelik, tüm kötülüklerin en kötüsüdür, yalnızca savaşla değil, ölümle bile direnilir.
Cicero Amerikan Devriminin arkasındaki en büyük etkenlerden biriydi. O, tiranlığa karşı olan hareketin bir simgesiydi ve adalet, hukuk ve özgürlük hakkındaki fikirleri kuruluş belgelerimizde temsil ediliyor.
Jim Powell'ın “The Triumph of Liberty”de Cicero'nun hikayesiyle başlamasının ve F.A. Hayek'in toplumun "…Erasmus ve Montaigne'den, Cicero'dan Tacitus'a, Perikles ve Thucydides'e kadar bize miras kalan temel bireyciliği... terk ettiğini" söylemesinin iyi bir nedeni var.
Cicero, kurucularımızın hükümeti sıkı bir şekilde kısıtlayarak özgürlüğümüzü savunma girişimi üzerinde önemli bir etki yaratmakla kalmadı, bu tür kısıtlamaların neden gerekli olduğuna dair anlayışı da tamamen moderndi: "Hiçbir zaman yalancılardan, kötü niyetli kişilerden ve hırsızlardan oluşmayan bir hükümet olmadı."
Amerikalılar, kuruluş belgelerimizi kağıt üzerindeki kelimelerden daha fazlası olarak dirilterek bu özgürlüğü geri almak ve sürdürmek konusunda ciddiyse, Cicero bugün yeniden ilgiyi hak ediyor.
Yazar - Gary Galles
Gary M. Galles, Pepperdine Üniversitesi'nde Ekonomi Profesörü ve Ludwig von Mises Enstitüsü'nde misafir öğretim üyesidir. Ayrıca Independent Institute'te araştırma görevlisi, Foundation for Economic Education fakülte ağının bir üyesi ve Heartland Institute Politika Danışmanları Kurulu üyesidir.
Çevirmen - Mert Halil Bölükbaşı
Bu yazı mises.org sitesinin ''Cicero on Justice, Law and Liberty'' adlı yazının çevirisidir.
Comments