top of page

4 Yaygın Kapitalizm Mitinin Gerçek Yüzü

Bir üniversite profesörü olarak karşılaştığım en hayal kırıklığı yaratan şey, öğrencilerin kapitalizmle ilgili bilgi eksikliği. Basit gerçek şu ki, günlük yaşamımızdaki önemine rağmen, ekonomik büyümeye neyin sebep olduğunu ve pazarların neden sürekli yükselen yaşam standartları için bu kadar önemli olduğunu yeteri kadar insan kavrayamamaktadır.


Öğretim dönemimde, öğrencilerin yanı sıra sınıf dışındaki bireylerin kapitalizm hakkında birkaç efsaneye ya da yanlış algıya inandıkları ile karşılaştım. Bu mitleri ortadan kaldırmak öğretimin çoğunun odak noktası haline geldi.


Efsane 1: Kapitalizm “Yaratıldı”


Kapitalizmle ilgili en yaygın yanlış anlamalardan biri, onun birisi tarafından yaratıldığı fikridir. Bunlardan bazıları, Adam Smith’in pazar sürecini açıklamadaki rolünü, kapitalizmi yarattığı şeklinde atfedilmesidir. Yaygın olarak Smith'e “modern ekonominin babası” olarak yapılan atıf, insanların bir şekilde piyasa sistemini yarattığını varsaymasına yol açabilir. Sosyalizmin genel olarak planlamaya bağlı olduğu için, birçoğu kapitalizmin de olduğu varsayımına varmak mantıksız değildir.


Bununla birlikte, Friedrich Hayek'in açıkladığı piyasa sistemi, yaratılmaktan ziyade insan etkileşimi ve keşfinden evrimleşen bir sistemdir. Konuştuğumuz dile benzer şekilde, piyasa ekonomisi tek bir birey veya grup tarafından yaratılmadı, ancak birçok insanın etkileşimlerine dayanarak uzun bir süre gelişti. Piyasa ekonomisini destekleyen kurallar ve kurumlar bu etkileşimlerden doğmuştur.

Milyonlarca insanın bireysel eylemlerinden ortaya çıkan bu ‘’kendiliğinden doğan düzen’’ kavramı ve bu düzenin sürekli ilerlemesini kolaylaştıracak kural ve kurumların keşfi kapitalizmin en önemli yönü olabilir. Kapitalizm başarılıdır çünkü insanlığın kendisinden doğar.


İnsan doğasına veya arzularına uygunluğuna bakılmaksızın kural ve kurumları zorla dayatmaya çalışan sosyalizmin aksine, pazarlar insani niteliklerimizden doğar. Kendimizi keşfettikçe ve birbirimizle etkileşime girme şeklimizle, pazarların iyi performans göstermesini kolaylaştıran kurallar ve kurumlar keşfedilir.


Efsane 2: Kapitalizm Yoksulluk Yaratır


Bu, kapitalizm ilgili karşılaştığım tüm yanlış anlamalar içinde en zararlı olanı olabilir. Piyasa kapitalizminin yokluğunun toplum içinde daha fazla paylaşılan zenginlik yaratacağı fikri, birçok insanın düşüncesine nüfuz etmeye devam ediyor. Bu yanlış inanış, pazarların giderek daha fazla ülke tarafından kullanılıp, küresel yoksulluğun giderek azalmakta olduğuna dair kanıtlara rağmen devam ediyor. Daha da önemlisi, ülkeler piyasa kapitalizmini - özellikle Çin ve Hindistan - ilerlemek için benimsemeye başladıkça, yoksulluktaki düşüşün gerçekleştiğine dair kanıtlar açıktır. Diğer ülkeler, daha önce çok fakir olan bu iki ülkenin başarısını gördükleri ve liderliklerini izlemeye başladığı için, gelişmekte olan dünyanın geri kalanındaki yoksulluğun da önemli ölçüde azalmasını bekleyebiliriz.


Adam Smith, Ulusların Zenginliği'nde sürekli artan sayıda insana mal ve hizmet çeşitliliğini piyasaların sürekli genişleterek “evrensel zenginlik” olarak adlandırdığı şeyi nasıl üretileceğini açıkladı. Ancak, Karl Marx ve Friedrich Engels ilk kez kapitalizme saldırılarını başlattığında, birçok entelektüel ve hatta politikacılar bile kapitalizmin yoksulluğa neden olduğu ya da en azından insanların yoksulluktan kaçmasını önlediğini ve daha rahatsız edici bir şekilde sosyalizmin daha büyük refaha yol açtığı fikrini benimsedi.


Öyleyse, bu fikirlerin genel olarak halka hitap etmesi şaşırtıcı değildir. Ancak kapitalizmin kitleler için yoksulluğa, sosyalizmin ise refahına yol açtığı fikri, elimizdeki tüm kanıtların tam tersidir.

Tüm gelişmiş ülkelerin piyasa temelli ekonomileri vardır. En fazla büyümeye ulaşan gelişmekte olan ülkeler piyasa ilkelerini benimsemişlerdir. Bunu, Venezuela veya Kuzey Kore gibi sosyalizmi tamamen benimsemiş ülkelerle karşılaştırın. Öğrencilerin bunu anlamaması rahatsız edici.


Efsane 3: Kapitalizm Sermaye ile Alakalıdır


"Kapitalizm" terimi, piyasaya dayalı ekonomilere karşı aşağılayıcı bir kelime olarak Marx tarafından bulundu. Terim tıkanmış ve piyasaların gerçekte neden çalıştığı konusunda bazı karışıklıklara yol açmıştır. Ekonomi tarihçisi Deirdre McCloskey'in belirttiği gibi, insanlar her zaman sermaye (toprak, kaynak ve para) toplamaya çalıştı. Ancak bu toplu girişimler, 1800'den beri gördüğümüz gibi toplum çapında ekonomik büyüme türüne yol açmadı.


Kapitalizmin temelinde insan özgürlüğü yatmaktadır. Adam Smith'in farkına vardığı şey, bireylere piyasalar aracılığıyla kendi çıkarlarını sürdürme izni verildiğinde, sadece kendilerini değil, aynı zamanda toplumu da iyileştirmenin yollarını bulmada inanılmaz derecede iyilerdir.


Ekonomist Joseph Schumpeter'in açıkladığı gibi, sürekli gelişme sürecinde olan özgürlükten ortaya "yaratıcı yıkım" dediği şey ortaya çıkar. Bu sürekli yenilik, yeni ürün ve hizmetleri keşfetmek ve pazara sunmak, mevcut ürün ve hizmetleri iyileştirmenin yollarını bulmak ve bu ürün ve hizmetleri yaratmak için daha verimli yollar bulmak, ekonomik büyümeyi gerçekten yönlendiren ve yaşam standartlarını yükselten şeydir.


Gerçek şu ki, sermaye birikimi bir piyasa ekonomisinin bir özelliği olsa da, kesinlikle onun ayırt edici özelliği değildir. Kapitalizmin motorunu çalıştıran, bireysel özgürlük ve ondan doğan yeniliktir.


Efsane 4: Kapitalizm Kazananlar ve Kaybedenler Yaratır


Kapitalizmde bazı bireylerin ve firmaların başarılı olduğu ancak diğerlerinin başaramadığı doğru olsa da, bu piyasaların ayrıcalıklı bir özelliği değildir. Tüm ekonomik sistemlerde başarılı olan bazı bireyler vardır ve diğerleri şu veya bu şekilde başarısız olur.


Ancak kapitalizm bu konuda iki önemli açıdan ayrılır. Birincisi, kapitalizm "kazananların" sayısını artırır. Diğer sistemlerden farklı olarak kapitalizm, daha fazla sayıda birey için piyasa faaliyetlerine girmenin önündeki engelleri azaltır. Ortaya çıkan rekabet, diğer sistemlerden daha büyük başarı fırsatları sağlar.


İkincisi, uzun vadede, piyasaların bir sonucu olarak toplumun bütünü fayda sağlar. Bunun nedeni, yukarıda belirtildiği gibi piyasaların, diğer sistemlerden daha fazla insanın ulaşabileceği daha fazla mal ve hizmet getirmesidir.


Piyasalar ayrıca, atalarımızın asla hayal edemeyeceği şekilde hayatımızı iyileştiren ürünler ve hizmetler üretir. Mesela otuz yıl önce olmayan, bugün var olan her şeyi bir düşünün. Basit gerçek şu ki, bugün en fakir Amerikalıların elinde bile iki yüz yıl önce krallardan ve kraliçelerden daha fazla mal ve hizmet var.


Bu nedenle, bireysel firmalar başarısız olsa ve bireysel insanlar büyük zenginlik kazanmasa da, gerçek şu ki, uzun vadede, hepimiz önceki nesillere göre daha iyi yaşam standartlarından yararlanarak yaşıyoruz.


Yazar - James Davenport

Çevirmen - Can Kilercioglu

Bu yazı fee.org sitesinin ''4 Common Capitalism Myths Debunked'' adlı yazının çevirisidir.


300 görüntüleme0 yorum

Son Paylaşımlar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2 Post
bottom of page