top of page

Özgürlük: En Büyük Askeri Strateji

01/09/2016 - Matt Ryan

Naziler neden İsviçre'yi işgal etmekten kaçındı? General Patton'u Hitler'den daha büyük bir harp komutanı yapan neydi? Neden 20. Yüzyılın sonlarında dünyanın en büyük süper güçleri Orta Doğu'nun kontrolünü sağlamada başarısız oldular?


Tüm bu soruların cevabı aynı olmakla beraber özgür bir toplumda ulusal savunma konusunu sorgulayan insanlara verdiğim cevap da farklı değildir. Buradaki cevap, merkezi olmayan askeri güçlerin merkezi askeri güçlere kıyasla genellikle daha güçlü, daha dayanıklı, daha çevik ve daha uyumlu olduğudur.


İsviçrelilerden Dersler

Genellikle İsviçre gibi minimal hükümetlere sahip ülkelerin kolaylıkla fethedilebileceğini düşünürüz. Peki durum böyleyse, neden Hitler'in generalleri kendisine daha zorlu görünen merkezi güçleri işgal etmesini tavsiye etti? Bu sorunun cevabı, Nazi savaş stratejistlerinin İsviçre'nin işgalinin kendilerine 200.000 ya da daha fazla kayba mâl olacağını tahmin etmiş olmalarıdır; zira İsviçre halkı ordunun bizzat kendisiydi. Avrupa'nın geri kalanındaki ülkelerin aksine, İsviçre vatandaşları tepeden tırnağa silahlanmaya ve kendi isteklerine göre muharebe eğitimi almaya teşvik ediliyordu. Bu durum modern ilerici liberaller için bir kabus gibi görünse de, hırslı Nazi işgalcileri için de bir kabustu. Bu savunma stratejisinin Naziler için anlamı şuydu:

  1. Kimin düşman askeri olduğunu belirlemek zordu.

  2. Merkezi olarak planlanmış bir harekat tarzı olmadan, düşmanla mücadele etmek için somut hedefler belirleme ve uygulama konusunda geleneksel askeri taktiklerin beyhude olduğu görüldü.

  3. Uygulanacak somut hedefler olmadığından, zafer beklentisi geçici ve belirsizdi—dolayısıyla da kesin değildi.

Bu durgun kan gölü beklentisi karşısında Naziler, Fransa'nın merkezileşmiş ordusunu işgal etmeye karar verdi ve bunu sadece altı haftada yalnızca 27.000 kayıpla başardı. Nazi stratejistlerinin öngördüğü gibi, kolektivizm yanlısı Fransızlar hükümet teslim olur olmaz teslim oldular. Ancak İsviçreliler, Avrupa'nın geri kalanını yerle bir eden savaş boyunca güçlü ve büyük ölçüde sarsılmadan durdular. L.K. Samuels, "Maryland'den daha büyük olmayan bir ulus olan İsviçre, tarihin tanık olduğu en güçlü totaliter savaş makinelerinden birinin işgalini caydırmayı başardı" diyerek İsviçre'nin başarısını en iyi şekilde özetlemiştir.


Nazi Merkezi Planlamasına Karşı Patton

İkinci Dünya Savaşı ilerledikçe, Hitler'in tüm Avrupa'daki kuvvetlerini mikro düzeyde yönetme konusundaki otoriter eğilimi arttı. Bu mikro yönetim o kadar kapsamlıydı ki Mareşal von Rundstedt "Führer'e danışmadan odamın kapısındaki nöbetçiyi bile değiştiremiyorum" yorumunu yapmıştı. Nihayetinde, merkezi bir planlayıcının izni olmadan hiçbir birim hareket ettirilemediği için, herhangi bir canlı bedenin hayatta kalması için gerekli olan dinamik uyum yeteneği yok edilmişti.


George Patton ise tam tersi bir yaklaşım benimsedi. "Patton'un muhteşem zaferleri genellikle ani reaksiyon göster, savaş alanına yakın dur yaklaşımına bağlanırdı. Arka cephedeki generaller tarafından verilen birçok emri göz ardı ederek savaş alanını istemeden de olsa merkezsizleştirdi. Tüm muharebe bölgesini kuş bakışı görüyordu ve Almanların zayıflıklarını gördükçe bundan faydalanmakta gecikmedi." Patton, merkezi olmayan taktikleriyle, operasyonlarında merkezi planlama yapan Nazi rakiplerinden çok daha uyumlu, dirençli ve çevik olduğunu kanıtlamıştır.


Patton sayesinde Naziler yıldırım harekâtının nasıl bir şey olduğunu diğer taraftan tecrübe edebileceklerdi. Patton iki haftalık bir süre içinde 600 millik bir alanı Nazilerden geri aldı ve D-Day'in üzerinden bir yıl geçmeden Avrupa'da savaşı kazandı.


Orta Doğu'da Merkezi Olmayan Askeri Strateji

Merkezi olmayan askeri operasyonların etkinliğine ilişkin tarihsel analizimizi sonlandırmak üzere şimdi Orta Doğu'ya göz atalım. Yine, kolaylıkla fethedilebilir gibi görünen bir rakibin nükleer güçler için bile bir zorluk teşkil ettiğinin kanıtlandığı bir başka örnekle karşı karşıyayız. Sovyetlerin Afganistan'da Mücahitlerin yerel milisleriyle on yıl süren savaşından 2001'de aynı bölgede başlayan Amerikan müdahalelerine kadar geçen 30 yıl, en büyük modern askeri güçlerin bölgeyi kontrol altına alması ve istikrara kavuşturması için yeterli bir süre olmamıştır.


Orta Doğu'nun merkezi olmayan güçleri, daha önce İsviçre ile ilgili olarak belirttiğimiz avantajlara sahiptir. Yerel gerilla savaşı taktiklerinin spontane doğası, işgalcilerin düşmanı tespit etmesini ve saldırılarını engellemesini inanılmaz derecede zorlaştırmaktadır. Vietnam Savaşı'ndaki Amerikan deneyimine benzer şekilde, her zaman doğrusal olmayan bir şekilde gelişen, öngörülemez ve savuşturucu bir düşmanın varlığı nedeniyle makrokozmik ölçekte somut hedeflerin gerçekleştirilmesi mümkün değildir.


Bu nedenle, merkezi olmayan düşmanlarla savaşmanın, durmaksızın devam eden bir ölüm ve yıkım kara deliğinin işgalci ülkede büyük ekonomik kayıplara ve halkın hoşnutsuzluğuna neden olduğu bir yıpratma savaşına yol açacağı tahmin edilebilir. Irak Savaşı'nın 2005 gibi erken bir tarihte halkın çoğunluğu tarafından onaylanmaması ve Nisan 2015 gibi erken bir tarihte harcanan 4.4 trilyon dolar göz önüne alındığında, durumun böyle olduğunu görebiliriz. Dolayısıyla, merkezi olmayan askeri güçlere sahip bölgelerin işgali konusunda ulus devletleri oldukça güçlü engellere sahiptir.


Özgür Bir Amerika'da Savunma

Tarih bize özgürlüğün en etkili askeri strateji olduğunu defalarca göstermiştir. Devletsiz bir toplumda yabancı devlet güçlerinin askeri işgallerine ilişkin endişeler elbette yerindedir, ancak gerçekler göz önünde bulundurulduğunda bunlar dayanaksız kalmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki hanelerin 1/3'ünün sahip olduğu 300 milyondan fazla silahla, Amerika kıtası halihazırda bir kaledir. Ortalama bir insanın en az 3 kat daha fazla servete ve yeni askeri sınıf silahlara sahip olma ve bunları yenileme özgürlüğüne sahip olacağı bir serbest piyasaya sahip olsaydık, yabancı bir devlet tarafından fethedilme olasılığı tamamen olanaksız hale gelirdi.


Benjamin Franklin bir keresinde şöyle demişti: "Güvenlik için özgürlüğünden vazgeçenler, ikisine de sahip olamayacakları gibi, ikisini de hak etmezler." Haklıydı. Özgürlüğümüzden vazgeçerek en büyük güvenlik potansiyelimizden de vazgeçmiş oluruz.


 

Yazar: Matt Ryan
Matt Ryan özgürlük ve yasal konular üzerine yazmaktadır.

Çevirmen: xxx

Bu yazı fee.org sitesinin ''Freedom: The Greatest Military Strategy'' adlı yazısının çevirisidir.

Not: Bu makale Mises Enstitüsü'nün görüşlerini yansıtmayabilir.
280 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

1件のコメント


Furkan Arda Hazar
Furkan Arda Hazar
2022年12月25日

Fertlerin silahlanmasından ziyade ülkelerin silahlanması ve askeriyenin yönetimine dair bir yazı. 3 kere okudum, bizim savunduğumuz şey ise fertlerin oluşturduğu bir toplum ve bireysel olarak silahlanma. Devletin aracı ile "özgürleşme" değil, gerçekten Özgürleşmeyi savunuyoruz. Hiçbir Misesyen bunun aksini idaa edemez, eden Misesyen olamaz. Ve bu yazının sahibi ne "Misesyen" ne de belirli bir kişi. Bu yazı yerine, Ron Paul'u okuyun savaş hakkında yazdıklarını. Bu yazı baştan aşağı saçmalık ve askeri propaganda metinidir, bu yazının bu kuruma yakışmadığını belirtmek isterim. Ayrıca bu kurumun Mises Entitüsü olduğu hatırlatırmak istiyorum, sayın ilgililere. Teşekkürler okuduğunuz için. Umarım bu durumu düzeltme girişiminde bulunursunuz.

いいね!
Yazı: Blog2 Post
bottom of page