15/06/2022 - John Kennedy
Teksas eyaletinin Uvalde kentinde yaşanan olay ile insanlar, polislerin ülkede yaşanan aşağılık bir katliama seyirci kaldığına tanık oldu. Bu makalenin amacı, polisin müdahale etmesi ve insanları koruması gereken durumlarda yetersizliğini ve özel polis şirketlerinin devletin finanse ettiği polis departmanlarından nasıl daha kaliteli olduğunu tartışmaktır.
Fiyatlar: Teşviklerin Sağlanması
Thomas Sowell, fiyatların insanları kâr elde etmeye teşvik ettiği için insanları daha fazla risk almaya yönlendirdiğini; Basic Economics adlı kitabının 59. sayfasında şöyle açıklamıştır:
"On altıncı yüzyılda bir İspanyol ablukası, isyan etmiş olan Antwerp şehrini aç bırakarak teslim almaya çalıştığında Antwerp'te ortaya çıkan yüksek gıda fiyatları, insanların şehre yiyecek kaçakçılığı yapmasına neden oldu. Ancak Antwerp’in yöneticileri gıda fiyatlarının yüksekliğini, verilen gıda için alınacak en yüksek fiyatı belirleyen yasalarla çözmeye karar vermişti."
Bu fiyat kontrolleri suni gıda maliyetini düşürmüş olabilir, ancak kaçakçılar düşük bir fiyat teşviki için hayatlarını ve özgürlüklerini riske atmayı reddedeceklerinden şehirde bir kıtlığa neden olmuştu. İnsanlar teşviklerle çalışırlar ve eğer biri risk alırsa veya ortaya zaman, emek veya başka bir eylem biçimi koyarsa, bir ödül bekler. Bu ödüller duruma göre değişebilir, ancak genellikle para gibi toplum tarafından değişim aracı olarak kabul edilen bir sürüm değillerdir. Bununla birlikte vatandaşlar, kamu hizmetleri için eyalet veya federal vergiler yoluyla ödeme yaptıklarından kamu kurumları, hizmetlerini kullanan kişilere doğrudan fatura kesmemektedir. Hatta Uvalde Maliye Ofisi’nin resmi sayfası, şehrin 24 milyon dolarlık bütçesinden sadece 4,1 milyon dolarının polislere ayırılan bütçe olduğunu belirtmesine rağmen Bloomberg News; Uvalde Emniyet Müdürlüğü'nün şehir bütçesinin yüzde 40'ını aldığını açıkladı. Polis departmanının vergilendirme yoluyla sağladığı bu finansman bile, memurların harekete geçmesine yeterli bir teşvik değildi çünkü her zaman finanse edilebileceklerinden bu fiyatlara güvenmiyorlardı.
CNN saat dilimine göre saldırgan, 11:33'te binaya girdi ve polis 12:50'de sınıfa girip onu öldürene kadar da orada kaldı. Lakin saat dilimine göre, polis okula daha erken gelmişti. "Memurlar, saldırgan öldürülmeden bir saatten fazla bir süre önce binaya girdi." anonsu geçilmişti. Saldırgan sınıfta barikat kurduğu için standart prosedürlerin farklı olduğu iddia edildi, ancak Uvalde silah kullanma kılavuzu bu hipotezi çürütüyor. Kılavuz, önceliğin bölgedeki masum siviller olduğunu ve memurların saldırganı izole etmesi, dikkatini dağıtması ya da etkisiz hale getirmesi gerektiğini açıkça belirtiyor.
Kılavuz, barikat yapmış şüphelilerle nasıl başa çıkılacağını şöyle açıklıyor: "Bir memur, bir saldırganı izole olduğu, kaçamayacağı ve öğrencilere, personele veya ziyaretçilere daha fazla zarar veremeyeceği bir oda veya alanda kıstırırsa memur, saldırganla başa çıkmak için o odaya girmek zorunda değildir." Bir saldırganı etkisiz hale getirme zorunluluğu göz ardı edilerek, saldırganın kilitli olduğu sınıfta hala en az bir çocuğun bulunduğu ortaya çıktı ve bu da memurun hala saldırgana müdahale etmek zorunda olduğu anlamına geliyordu. Kaçakçıların ablukaya alınan Antwerp'e girmesi gibi, özel polisin de okula girip saldırganı durdurmak için yalnızca fiyatlar ve ahlak değil, ayrıca rekabet faktöründen dolayı da daha fazla teşviki olacaktı.
Rekabet ve Teşvikler
Rekabet, bir işletmenin en iyi hizmeti veya ürünü en iyi fiyat ve kalitede sunması için bir teşvik sağladığından, serbest piyasanın en önemli unsurlarından biridir. Ünlü iktisatçı Ludwig Von Mises, rekabet hakkında şunları söylemiştir:
"Serbest piyasa, kişinin kendi hayatını yırtıcılara karşı savunma mücadelesinden fazlasıdır. Kimin en iyi iş arkadaşı olabileceği ve kimin en çok insana fayda sağlayabileceği üzerine de bir rekabettir."
Devlet veya kamu tarafından finanse edilen polis sistemi, sadece kolluk kuvvetleri üzerinde değil, aynı zamanda güvenlik konusunda da bir tekel yaratır. Uvalde vatandaşlarının da kendilerini korumaları için devlet tarafından işletilen, tiksindikleri Uvalde polis teşkilatından başka alternatifleri yok. Eğer alternatif polis şirketleri olsaydı ve belirli bir şirket okuldaki bu çocuklara yardım etmeyi reddetseydi, Uvalde sakinleri seçim hakkına sahip olabilir, o şirketin rakiplerine gidip düşük kalitedeki diğer şirketleri reddedebilirlerdi.
Buna dair verebileceğimiz bir diğer örnek, Cornelius Vanderbilt'in kurduğu vapur şirketidir. Ünlü tarihçi Burton Folsom, Vanderbilts vapur şirketinin hikayesini “The Myth of The Robber Barons” adlı kitabında açıklamıştır. Vanderbilts ile aynı dönemde yaşamış olan (1806-1815) Robert Fulton, yolcularını Hudson Nehri'nde yukarı ve aşağı taşıyan, hükümet tarafından sübvanse edilen bir vapur şirketine sahipti.
Seyahat fiyatlarının pahalı ve devlet tekeli ile rekabet etmenin yasa dışı olduğu bir dönemde Vanderbilt, bütün bunlara rağmen kendi vapur şirketini kurup düşük fiyatlara yolcu taşıyacaktı. Vanderbilt kâr elde etmek için gemide ürün satmayı tercih ettiğinden, vapur ücretini 0 dolar yapmıştı. Gerçekten de herkesin işine yarayan dahiyane bir fikir!
Rekabet eden şirketlerin müşterilerine en iyi ürünü sunmaya çalışması, serbest piyasa mantığının arkasındaki amaçtır. Peki ya polis şirketi bir kartel kurup tüketiciler ve işletmeler için fiyatları yükseltirse? Ekonomist Murray Rothbard buna istinaden gönüllü kartel işletmelerinin oluşacağını ve bu kartellerin birçoğunun altı ila dokuz ay sonra dağılmaya başlayacağını belirtti. Rothbard, kartellerin en büyük düşmanı olan içten oyma hakkında konuşurken, demiryolu kartellerine şu sözlerle dikkat çekmiştir:
"Bu adamlar üretimi kısıtlıyor ve onlar yüzünden fiyatlar arttı, bırakın onları içten oyalım ve piyasayı toparlayalım." Rothbard bunun nasıl yapılacağını tam açıklamamıştır çünkü rakipleri, kartel fiyatını kırdığınızı öğrendiklerinde sahip olunan avantajı kaybedilir. Aynı şey yapılmaya başlanınca da sahip olunan antipati sebebiyle kartel yıkılır. Ayakta kalabilen tek karteller ise, polis teşkilatı gibi hükümet kartelleri olur.
Sonuç
Özel polisler, sizi güvende tutmak ve korumak için fiyat ve rekabet yoluyla gerçek bir teşvike sahip olacaktır. Özel bir şirket tarafından bir şüpheliye yönelik vahşet veya bir şüphelinin haklarının ihlal edilmesi durumu yaşanırsa tüketiciler, bu şirketin rakipleriyle birlikte hareket etmeye daha istekli olacaktır. İnsanlar fiyatlardan şikâyet etmeden önce fiyatların fahiş olduğunu unutmamalıdır, böylece satın almadan önce seçme hakkınız olur ve polisi aradığınızda, şirketlerin tek müşterileri halk olduğundan daha hızlı orada olurlar.
Devletin polisinin de özgür olmadığını unutmayın. 2021 yılında ABD hükümeti, polise ve hapishanelere 71,9 milyar dolar harcadı ve 2019'da bu rakam 205 milyarı görmüştü. Vergiden elde edilen parayı, okul saldırganını durduramayacak bir organizasyona neden harcayalım ki? Bırakın rakip polis şirketlerine sahip olmayı, vergi paramızın nereye gideceğini seçme hakkımız bile yok. Polislik sorununda ihtiyaç duyulan asıl değişiklik de tam olarak budur.
Yazar - John Kennedy
Çevirmen - Deniz Erdoğan
Bu yazı mises.org sitesinin ''At Least Private Police Would Have an Incentive to Act'' adlı yazısının çevirisidir.
Comments